Eskişehirliyiz.biz Ana Sayfa Eskişehir Apart Yurt Rehberi  
Üye Ol Üye Giriş
Eskişehir Forum Tartışma Platformu
www.eskisehirliyiz.biz
Ana Sayfa      
 
Forum

>yeni konu aç<  |  forum ana sayfa -- > Genel -- > Politika

>Yanıtla<
>Cevap Yaz
Haliç’te Yaşayan Simonlar
Yazar Mesaj
point | Offline 24 Ağustos 2010 Salı 16:51  Haliç’te Yaşayan Simonlar
Haliç’te Yaşayan Simonlar

İstihbaratçı en çok zamanlamayı hesaplar

İstihbaratçılar için her şeyden önemlidir zamanlama.
Takipte de, izlemede de, hamlede de zamanlama olayların çözülmesi, doğru bilgi elde edilebilmesi ve operasyonun başarılabilmesi için en kritik unsurdur.

Zamanlamayı iyi ayarlayan istihbaratçı diğerlerinin önüne geçer.

Sessiz sedasız hazırlığı bitirilen ve “şok” denilebilecek biçimde çıkartılan Hanefi Avcı kitabının zamanlaması da iyi hesaplanmış.

Savcı Zekeriya Öz'e, Ergenekon’la ilgili dişe dokunur hiçbir şey söylemeyen ve “Soruşturduğunuz kişilerin çoğu benim eski arkadaşlarım, konuşmam doğru olmaz, beni mazur görün” dediği ortaya çıkan Hanefi Avcı’nın bu operasyon başladığından beri bir “karın ağrısı” çektiği kulislerde konuşuluyordu.

Kitap, bu ağrının zirve yaptığı bir anda Ergenekon’un zeminini paramparça edecek “Referandum”un hemen öncesi zamanlanmış.

Ergenekon’a tam destek veren Yeniçağ Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Sebahattin Önkibar, Pazar günü yayınlanan yazısında “Bu kitap üzerine Yargıtay Başsavcısı’nın harekete geçmesini ve Referandum gecesi 17:00’de yeni kapatma davasını açmasını” tavsiye etti.
Hanefi Avcı ise dün, Akşam Gazetesi’nden Özlem Çelik’e verdiği röportajda “Eskiden beri hükümetin karşısındayım” diyor açıkça.

Avcı’nın zamanlaması, hedefi ve cephesi böyle…
Aslında Türkiye uzun bir süredir maskelerin düşüşüne sahne oluyor.

Demokrat bildiklerimiz, derin yapıları deşifre ediyor sandıklarımız kademe kademe deşifre oluyorlar.
Yıllar önce “Binbaşı Cem Ersever’in İtirafları”, “Bay Pipo” gibi kitapları okur Soner Yalçın’ın derin devleti deşifre eden bir gazeteci olduğunu zanneder, “Ergenekon” kitabını okur, belgesellerini izler, Can Dündar’ın cesaretine hayran kalırdık.
“Derin Yapı”nın ne kadar zeki ve komplike olduğunu Zekeriya Öz sayesinde şimdi daha iyi anlayabiliyoruz.
Adamlar, kendilerini “kontrollü deşifre” edecek kişileri de kendilerinden seçmişler. Olay bu… Tıpkı Sebatay ve Masonlarla ilgili yazılan kitapların çoğunun bizzat kendileri tarafından yazılması gibi.

Çünkü bu yöntemle kısmen deşifre edilmeseler, tam deşifre için temiz insanlar harekete geçebilir.

Bu yüzden kontrol edilebilir deşifreyi kendi adamlarına yaptırıp olayı çözmüş ve bizi de “sazana” getirmişler.
Bunları “derin yapıların üstüne cesaretle giden efsane polis” imajı yüklenmiş Hanefi Avcı’ya bir de bu gözle bakmanız için yazdım.


İşte her “aşamada” birinin maskesi düşüyor.
Neredeyse her Ergenekon dalgasında bir “efsanenin” maskesinin düşmesine şahit olduk.


Referandum ise bugüne kadarki “en büyük aşama” ve düşen maske de haliyle büyük oldu…

Şimdi, bu maske düşmesin diye “destek atanlara” dikkat etmek lazım.

yener dönmez 
Yazar Mesaj
point | Offline 24 Ağustos 2010 Salı 16:52  Simon’daki derin detay
Simon’daki derin detay

Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Haliç'te Yaşayan Simonlar” adlı bir kitap sürdü önceki gün piyasaya …

İlk inceleyen arkadaşımın, “Birçok kritik dava ve olayı çarpıtmış Avcı” demesi üzerine daha bir dikkatle baktım kitaba…

Ergenekon’dan, Danıştay saldırısına, Baykal’ın iğrenç yatak odası görüntülerinden, Balyoz’a kadar pek çok konuda çarpıcı iddialarda bulunuyor Avcı.

Bu ilginç kitapta devletin en önemli kuruluşları olan Adli Tıp Kurumu, TÜBİTAK, Jandarma Kriminal, TSK, Emniyet İstihbarat, mahkeme kararları ve çok önemli delillerin yok sayıldığını görüyorsunuz ilk bakışta...

Daha sonra Avcı’nın maksadı belli yayın organlarına verdiği röportajların satır aralarında kitabı sadece söylemlerden yola çıkarak yazdığı itirafını da.

Ancak çelişkilerle dolu olan kitabın bir yerinde Simon’u ele veren öyle bir şey var ki!

Nasıl hazırlandığını, neyin nasıl planlandığını deşifre edecek derin bir detay o…

İnanın aklımın ucundan dahi geçmeden etraflıca incelemeye aldığım kitabın bir yerinde adımdan bahsediliyor olması şaşkına çevirdi beni…

Akabinde ismimin sahte olduğunun filan iddia edilmesi…

Bu iddialar var ya… Avcı’nın ipliğini pazara çıkartacak kitabının nerelerde, ne zaman, nasıl ve niçin hazırlandığının deşifresi niteliğinde müthiş bir ayrıntı.

Bu detay benimle ilgili iddiaların karanlık odalarda alelacele Avcı’ya hazırlanmış halde verilip kitabının bir yerlerine sokuşturulduğunun bir göstergesi…

Ve de kitabın genelinin de ısmarlama, sokuşturma siparişlerle doldurulduğunun...

Şöyle ki:

Bir: Kitap 20 Ağustos’ta piyasaya sürülüyor.

İki: Kitabı basan matbaacının bana verdiği bilgiye göre kitap baskı için 8 Ağustos’ta matbaaya getiriliyor.

Üç: Benim habervaktim.com’daki ilk yazım 8 Temmuz’da yayımlanıyor.

Dört: 600 sayfalık kitaba bir hafta tashih süresi eklersek geriye kalıyor 3 haftalık zaman dilimi.

Sonuç: Bu durumda nasıl oluyor da henüz üç hafta evvel habervaktim.com’da yazılar yazmaya başlayan Yavuz Derinsoy üzerinden çirkin yargılara varılıyor, bir takım mesnetsiz iddialar ve saptamalarda bulunuluyor.

Referandum öncesi dikkat çeken zamanlamasıyla bu iddialar ne kadar inandırıcı?

Olabilir mi böyle bir şey?

Doğrusu ben bu kitaptan hiçbir şey anlamadım desem yerinde olur…

Hakkında soruşturma açılan Avcı’nın kendisinin de bir şey anladığını sanmıyorum ama bunlar “operasyonel” işler.

Emekliliğine az bir süre kalmış olan Avcı, herhalde malum tayfa büyük ilgi gösterir diye düşünerek ek gelir için yazmış kitabı.

Kitaptaki iddiaları, İşçi Partisi ile medyadaki cengaverler hep dillendiriyor zaten. Ama ne tabanı ne de tavanı olan iddialar bunlar.

Çünkü, bürokrasideki mezhepçi tayfa deşifre olma korkusuyla etrafta “Emniyet ve yargı cemaat kıskacında” propagandası yaptırıyor.

Eğer bu propaganda tutarsa, bürokrasideki mezhepçi gelenek de devam etmiş olur. Avcı'nın kitabı da bu propagandanın “resmi sosla” hazırlanmış olanı...

Maalesef böyle şeylerde oluyor işte güzel ülkemde…

Benimle ilgili iddia bir tarafa devlet kurumlarını itham eden bolca çarpıtmanın yanı sıra, kritik davalarla ilgili “delillerin üretildiği ve hukuksuzluk yapıldığı” gibi hiçbir dayanağı olmayan mesnetsiz tuhaf ifadelerle doldurulmuş bu kitap bakalım ne kazandıracak bu vatana bu millete…

Ancak bir şey var ki; o da: Avcının ava giderken avlanıyor olması…

Ne diyelim bu da varmış kaderde!

Yavuz Derinsoy 
Yazar Mesaj
point | Offline 24 Ağustos 2010 Salı 16:53  Haliç’te yaşayan “PİYONLAR”, dün “ORDU” bugün “YARGI
Haliç’te yaşayan “PİYONLAR”, dün “ORDU” bugün “YARGI

Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, "Haliç'te Yaşayan Simonlar / Dün Devlet Bugün Cemaat" kitabı ile bir anda gündeme oturdu. Kitap şu an yok satıyor. Büyük uğraşlar verilse, bu denli reklamı yapılamazdı.

Öncelikle sorulması gereken soru Avcı’yı nasıl bilirsiniz?

Dürüst, ilkeli ve yolsuzluklarla mücadele eden bir Emniyet mensubu olarak tanırdım… Susurluk’ta yasadışı oluşumları korkusuzca deşifre etmişti. 28 Şubat’a karşı çıkmıştı. Emniyet teşkilatında teknik-elektronik istihbaratın kurucusu olarak biliniyor.

Bugüne gelirsek;

Araştırmalarım neticesinde edindiğim bilgilere göre, açıkça söyleyebilirim ki, böyle bir kitabı çok önceden yazma niyeti varmış… Ama içeriği tam böyle midir? orasını bilemem.

Zaten kitaptaki iddialarda yeni değil…

Özellikle, Fethullah Gülen cemaatinin başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumları içindeki yapılanması, gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayanın cemaat olduğu vb söylemler…

Avcı’nın dikkatimi çeken iddialarından biri de cemaatin propaganda araçları arasında mensubu olduğum “habervaktim” sitesini de zikretmesi…

Neden böylesine güvenilir bir Emniyet Müdürü, araştırmadan, sipariş bilgilerle kitap yazar anlamak zor… Ancak, aslı astarı olmayan bu iddiadan sonra, benim söylediklerine karşı güvenim kalmadı. Kendisine yönelik olarak yalan söylüyor demeye dilim varmıyor, ama yanlış yönlendirilmiş olacağı düşüncesiyle kendisine bazı sorular sormak istiyorum.

Sayın Hanefi Avcı:

—28 Şubat’ı çok iyi bilen biri olarak sizce, bu ülkede geçmişte darbeleri kim yaptı, şimdi kimlerin eliyle yapılmak isteniyor? (İpucu: Meclis’in aldığı kararlar ne şekilde iptal ediliyor?)

—“Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen faillerinden başka, Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez” diyorsunuz, peki hiç Arslan’ın babası ya da Dink’in eşiyle görüştünüz mü? Bu çirkin hadiseler dindar insanların üzerine yıkılmak istenildiğinde neredeydiniz?

—PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiasına hangi delillere dayanarak “yanlıştır” diyebiliyorsunuz? Kritik süreçlerde, bu örgütlerden birinin karışıklık çıkarması normal mi?

—CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, ortaya çıkan kasetin, cemaatle bir alakası kesinlikle yok dedi, siz ondan daha mı iyi biliyorsunuz?

—Erzincan olayında, Savcı İlhan Cihaner ve 3.Ordu Komutanı Saldıray Berk’e karşı planlı bir sürecin işlediğini iddia ediyorsunuz da, neden ortaya konulan delillerden bahsetmiyorsunuz?

—Balyoz gibi belgelerin üretildiğini ileri sürerken, darbe iddiaları için, belgede imzası olduğu öne sürülen Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde her kademede mevcut planları gözden geçirmek üzere harp oyunu, plan tatbikatı ve seminerler yapılması doğal bir uygulamadır" demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

—Uyuşturucu davasında sanık olarak yargılanan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan için "Ben kefilim" dedikten sonra kitabınızda da kendisine komplo kurulduğunu belirtmiş ayrıca soruşturmalar nedeniyle görevlerinden alınan Emniyet mensupları Mustafa Gülcü, Celal Uzunkaya, Faruk Ünsal ve Orhan Özdemir'i de korumaya devam etmişsiniz. Peki, bu tutum, devam eden davalarda yargıya açık bir müdahale değil midir?

—28 Şubat sürecinde, Batı Çalışma Grubu'nu ortaya çıkaran, darbe hazırlıklarını deşifre eden ve bunun neticesinde, bir hukuk skandalı çerçevesinde görevinden alınan İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu'nun yanında yardımcı olarak çalışan ve o dönem kendisine destek veren bir isim olarak, bugün nasıl oluyor da, "Orakoğlu istihbarat formasyonuna sahip değildi, yanlışlıkla ya da tesadüf eseri daire başkanı yapılmıştı" görüşünü dile getirebiliyorsunuz?

—Namaz kıldığı için ordudan atılan, dini kitaplar evlerine konup sonra delil olarak kabul edilen ve hiçbir suça karışmadığı halde halen cezaevinde olan kişileri, bununla birlikte yargı eliyle başörtüsü yasağını devam ettirenlerin nasıl bir oluşum içerisinde olduğunu hiç düşündünüz mü?

---------------------

Hanefi Avcı’nın iddiaları tüm şüphelere rağmen araştırılmalı ve bu kitabı yazmakla ‘Hayatım zehir zindan olacak’ korkuları muhakkak giderilmeli…

Yanlış bilgilerle hareket ettiğine şüphe yok, ancak Emniyet içerisinde haksızlığa uğradığı inancına gerçekten sahip olabilir.

Ama Avcı’nın bilmesi gereken, bir topluluğa olan nefreti kişiyi adaletsizliğe sevk etmemeli!

Haliç’te ki koku kimden gelirse gelsin, mide bulandırır…

Ama insanların Haliç’te uzun süre kaldığı için pis kokulara alıştığı tezi adı üstünde sadece bir iddia!

GANDİ KEMAL YİNE ÇÖZDÜ!

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, konuştuğunda çoğu zaman kızgınlıktan deliye de dönsem, hakkını yememek lazım iyi bir siyasetçiydi. Ama gel gelelim Kemal Kılıçdaroğlu konuştukça beni bir gülme tutuyor.

Aslında siyaseti bırakıp “sitcom” yapsa kesin izlemeye giderdim.

“Başı örtülü kızların üniversiteye girmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna “yine biz çözeriz cevabını vermiş ve eklemiş “Şimdi deseniz ki bana nasıl çözeceksiniz? Bunu uzun anlatmam şu anda daha henüz erken. Ama şu iradeyi ortaya koydum. Biz bu sorunu çözeceğiz”.

Daha önce söylediği çözüm önerisinde de, "Belki türban takan kardeşimiz türban takmayacaktır nereden belli..." demiş ve soruna dâhiyane bir çözüm getirmişti ya!

Düşündüm nasıl bir çözüm bulur diye…

Bağlayın kızlar başlarınızı, sonra ÇÖZÜN!

Bakın ne kadar da kolay bir şekilde sorununuz çözüldü!

Var mı başka bir sorunu olan…

Yeni slogan: Kılıçdaroğlu çözer!

Yeter ki siz çözüm isteyin!

arzu erdoğral 
Yazar Mesaj
kai | Offline 26 Ağustos 2010 Perşembe 11:57  gene aynı senaryo
bazen sıkılmadılarmı diye düsünüyorum.bu milletin üzerine oyunlar ve komplolar planlamaktan derin yapılar.aslında bu sefer o adarda derin olmadıklarıda ortaya cıktı.anlamak isteyn sadece 10 yıllık yasamını gözlerine getirsin.brneden ?brneden?brneden?br 
Yazar Mesaj
point | Offline 26 Ağustos 2010 Perşembe 14:32  Bir varmış yokmuş...
'Delillere değil söylemlere dayanarak yazdım' dediği kitabında Ergenekon'un varlığı hakkında şüpheleri olduğunu dile getiren Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın derin yapılanmayla ilgili soruşturmayı yürüten savcılara farklı konuştuğu ortaya çıktı.

Yazdığı kitapla 'Balyoz ve Ergenekon davalarını sabote etmeye çalışmak'la suçlanan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 'tanık' olarak verdiği ifadede varlığını kabul ettiği örgütü yok saydı. "Delillere değil söylemlere dayanarak yazdım" dediği 'Haliç'te yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat' adlı kitabında Ergenekon diye bir örgütün varlığından şüphe duyduğunu ifade eden Avcı, soruşturmayı yürüten savcılara tanık sıfatıyla verdiği ifadede derin yapılanmanın varlığından ve eylem gücünden bahsetti.

SUSURLUK'A BENZEYEN ÖRGÜTÜ GÖRDÜM

Kitabında "Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur" diyen Hanefi Avcı'nın Ergenekon savcılarına farklı konuşması dikkat çekti. Ergenekon savcılarına verdiği iki sayfalık ifadede Susurluk Komisyonu'na verdiği bilgilerden bahseden Avcı, 2001 yılında yakalanan Tuncay Güney ile yardımcısı Ümit Bağbek'in adının dosyada geçmesi nedeniyle soruşturmayla ilgilendiğini anlattı. İfade verdiği 3 Ergenekon savcısına Tuncay Güney'den ele geçirilen belgeleri incelediğini anlatan Avcı, derin yapılanma ile ilgili kitabında gündeme getirdiği 'varlığından şüpheliyim' iddialarını çürüten şu sözleri söyledi: "O belgelerde gördüğüm kadarı ile Ergenekon yeniden yapılandırılması isimli belge oldukça dikkat çekiciydi. Bu belgede benim Susurluk Komisyonu'na ifade verdiğim dönemde anlattığım ifadelere benzeyen bir örgüt yapılanması, farklılıklar arz etse de mevcut olduğunu gördüm."


Avcı'dan DELiL isteyeceğiz


Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın yazdığı kitapla ilgili iddiaları cevapladı. Bakan Ergin, Avcı'nın gelip kendisi hakkında komplo kurulduğuna dair görüşlerini paylaştığını, ancak cemaat yapılanması hakkında tek kelime etmediğini anlattı. Ergin, "Şimdi kitapta benimle cemaatçi yapı hakkında konuşulmış ancak benim bu konuda hiçbir şey yapmadığıma dair bir yorum var. Bu doğru değil. Benimle böyle bir konu konuşulmadı. Biz kitap hakkında inceleme başlattık. Şayet bu incelemede bir şey bulamazsak, Avcı'dan iddialarını kanıtlaması için deliller isteyeceğiz" dedi. Ergin, "Avcı randevu talep etti ve kabul edince de geldi. Kendisine karşı bir komplo olduğuna dair dilekçesini verdi. Yasadışı bir dinleme sarmalı olduğunu, bu dinleme kararlarının yanlış alındığını ve bu dinlemeyi yapanların tespitini istedi" dedi. Ergin,"Konu mahkemeye de intikal etti. Sanıyorum bir noktada Sayın Avcı da tanık olarak dinlenecektir" diye konuştu.


Dink cinayetinde kayırma

Hanefi Avcı'nın hiçbir delile dayanmayan iddialarını sıraladığı kitabında Hrant Dink cinayetini de keyfi yorumları arasına aldı. Avcı, kitabında Dink cinayeti sırasında İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü olan yakın arkadaşı Ahmet İhsan Güner'in görevden alınmasını cemaat operasyonuna bağlıyor. Avcı, kitabında Güner kaynaklı olduğu anlaşılan yanlı ve yanlış bilgiler veriyor. Örneğin İstanbul İstihbarat Şubesi'nin Trabzon'un talebi üzerine Dink'i öldürmeye hazırlanan Yasin Hayal ve ağabeyi Osman Hayal hakkında araştırma yaptığını ve bunu Trabzon'a bildirdiğini, tahkikatı tamamlayarak, dosyayı devrettiğini söylüyor.


Balyoz raporlarını görmedi


Avcı, kitabında Balyoz Darbe Planı belgelerinin sahte ve bir merkez tarafından üretildiğini de iddia ediyor. Mahkeme kararıyla Balyoz belgelerini inceleyen TÜBİTAK, delillerin gerçek olduğunu rapor etmişti. TÜBİTAK Başuzmanı Burak Bayoğlu ve uzmanlar Ünal Tatar ile Yılmaz Çankaya'nın raporunda incelenen dosyalarda teknik bir çelişkinin yanı sıra sahtecilik bulgusu bulunmadığı belirtilmişti.


Kasetteki Ergenekon izini görmedi

Avcı'nın kitabında yer verdiği olaylardan biri de Deniz Baykal'ı istifaya götüren kaset skandalı oldu. Avcı, Baykal'ın istifa etmesine neden olan kasetin 'cemaat işi' olduğunu iddia etti. Oysa ki Baykal'ı istifa ettiren kasetin izi Ergenekon tutuklusu Ergün Poyraz'ın bilgisayarından çıktı. Avcı'nın kitabında değindiği Nuh Mete Yüksel'e gönderilen şantaj kaseti ise Çağdaş Eğitim Vakfı'nın merkezinde yapılan aramada bir kısım bürokratlar hakkında hazırlanmış şantaj kasetleri arasında bulundu. Avcı, başta Tuncay Özkan olmak üzere, Baykal'ı devirmek isteyen Ergenekon sanıklarının faaliyetlerini deşifre eden iddianamedeki telefon görüşmelerini de görmezden geldi.


DELiLLERi YOK SAYIYOR

Avcı, kitabında kanlı Danıştay saldırısı için "Ciddi bir delile dayanmadan Ergenekon'a bağlandı" ifadelerini kullanıyor. Fakat Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, 'Ergenekon davasıyla birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğu' kararına uyarak Danıştay ve Ergenekon davasını birleştirmişti. Avcı, kitabında Cumhuriyet'e el bombası atanlarla Danıştay saldırısını gerçekleştirenlerin aynı eller olması, Ümraniye bombaları ile Cumhuriyet'e atılan bombaların kardeş çıkması gibi sanıkların Ergenekon'da yargılananlarla bağlantısını gösteren delilleri yok saydı.
 
Yazar Mesaj
point | Offline 26 Ağustos 2010 Perşembe 14:36  Avcı’nın yalanını yakaladık!
Gülen cemaatinin devleti ele geçirdiğini savunan Hanefi Avcı, Milliyet'e farklı, NTV'ye farklı konuştu. İşte Avcı'nın büyük çelişkisi...

NTV'YE: CEMAATİN ÖNDE GELENLERİNE KİTABI YAZACAĞIMI SÖYLEDİM

NTV canlı yayınına çıkan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, kitabı yazmadan önce Gülen cemaatine haber verdiğini açıkladı. Ancak Milliyet'ten Nedim Şener'e konuşan Avcı, cemaat üzerine gelmesin diye kitabın yazımını herkesten sır gibi sakladığını söyledi.

“Haliç'te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat“ adlı kitabında Gülenn cemaatinin devleti ele geçirdiğini savunan Hanefi Avcı'nın büyük bir çelişkisi ortaya çıktı.

NTV'de Ruşen Çakır ve Mirgün Cabas'ın sunduğu Yazı İşleri programına çıkan Avcı, “Kitabı yazmadan önce cemaatin ileri gelenlerinden bazılarıyla görüştüm. Onlara dedim ki, 'Bakın bugün polis içerisinde cemaatin yaptığı olaylar var, bir takım insanlara iftira atılmaktadır. Bunlar yanlıştır. Ben size karşı tavır alacağım, beni dost olarak biliyorsunuz.'” açıklamasını yaptı.

Ancak Avcı'nın bugün Milliyet'tin sürmanşetinde yer alan açıklaması çok farklıydı.

MİLLİYET'E: CEMAAT ÜZERİME GELMESİN DİYE KİTAP YAZACAĞIMI HERKESTEN SAKLADIM

Avcı'nın Milliyet'te yer alan sözleri şöyle:

"Bu kitabı yazarken açık araştırma yapsam ve bazı insanlarla görüşsem çok daha fazla bilgi toplayabilirdim. Ama bu çok riskliydi. Çünkü en ufak bir araştırmayı yaptığınız zaman, cemaatin sistemi alarm oluyor ve sizin üzerinize yöneliniyor. Bu geçmiş örneklerde görüldü. Kim, cemaat hakkında bir araştırma yaparsa üçüncü adımından itibaren fark ederler ve ona yönelirler. Bundan dolayı ben bunu çok gizli yapmak durumundaydım. Son güne kadar kimse bilmiyordu. İnternet kullanmadım. Ayrı bir bilgisayar kullandım. Sadece kendim bildim ve kimseyle paylaşmadım. Öyle olması gerekiyordu yoksa başka olumsuz sonuçlar olabilirdi."

Avcı'nın iki farklı yayın kuruluşuna çelişkili açıklamalar yapması dikkat çekti.
 
Yazar Mesaj
point | Offline 28 Ağustos 2010 Cumartesi 12:23  ’Cinsel ilişki’ CD’si Avcı’yı gerdi!
Hanefi Avcı'nın kitabında görevden alınmasına yol açtığını savunduğu enerji operasyonu ve 51 No'lu CD ile ilgili iddiaları fos çıktı. 'Özel ilişkisi' olduğu iddia edilen Avcı'nın, Ergenekon'un şantaj CD'siyle ilgili çarpıtması gözlerden kaçmadı.

“Haliç'te Yaşayan Simonlar” isimli kitapla gündemdeki yerini koruyan Hanefi Avcı, yaptığı enerji operasyonunun ucu hükümete çıktığı için Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM) görevinden alındığını iddia etmişti. Avcı'nın iddiasının gerçek olmadığı ortaya çıktı. Avcı'nın 2005'te gerçekleştirdiği enerji operasyonunda gözaltına alınan 18 kişinin tamamı serbest bırakıldı. Avcı, KOM'dan ayrıldıktan sonra bu operasyonun devamı niteliğindeki 2007 Ekim'inde gerçekleştirilen Mavi Hat operasyonunda ise 64 kişi gözaltına alındı ve 34 kişi tutuklandı. Avcı'nın gerçekleştirdiği operasyondan daha büyük olan Mavi Hat operasyonunu gerçekleştiren polislerin hiçbiri görevlerinden alınmadı. Bu durum, Avcı'nın “Eneji operasyonundan ötürü görevden alındım” tezinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu.

AHMET PEK HALEN GÖREVDE
Çok sayıda bürokratın halen tutuklu bulunduğu Mavi Hat operasyonunun ardından ise ne operasyonu yapan Ankara Organize'de, ne de planlamayı yürütün Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nda (KOM) herhangi bir görev değişikliği olmadı. Operasyonu yürüten KOM Daire Başkanı Ahmet Pek'in daha büyük bir operasyonu gerçekleştirdiği halde halen görevde olması, Hanefi Avcı'nın bu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu.

51 NO'LU DVD YALANI
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın kitabında yer alan ve kartel gazetelerinin üzerine atladığı 51 No'lu DVD konusunda korkunç bir çarpıtma yapılıyor.
Sözde ‘cemaat, emniyet, hükümet' üçgeninde yasadışı görüntü kaydı yapan bir yapılanmanın var olduğunu, bu yapılanmanın üst düzey komutan ve yargı mensuplarına şantaj ve baskı yaptığını iddia eden Avcı, buna dayanak olarak Ergenekon iddianamesinde yer alan 51 No'lu DVD ve intiharları sonrası internete düşen görüntüleri ile dikkat çeken subayları gösteriyor. Kitabın yayınlanmasından sonra ‘yandaş basının' bir biri ardına yaptığı haberlerde ise TSK'da yaşanan intihar ile istifaların silahlı kuvvetleri yıpratmak için cemaat tarafından sızdırıldığını iddia etmeye başladı. Oysa Ergenekon ve yandaşlarının gözünü korkutan sapık ilişkilerin yer aldığı 51 No'lu DVD TSK'nın teknik olanakları kullanılarak Ergenekon sanıkları tarafından şantaj amacıyla kaydedildiği biliniyor.

ASKERLER VE YARGI MENSUPLARINA AİT GÖRÜNTÜLER
Hanefi Avcı'nın kitabının yayınlanması ile Ergenekoncuların büyük bir iştahla savunmaya başladığı ‘51 nolu DVD Cemaat tarafından şantaj için kaydedildi' iddialarını tamamen çökerten durum ise DVD'nın ele geçirildiği kişi ve ele geçirilme biçiminde gizli. Emekli Albay Avukat Mustafa Levent Göktaş'ın Ankara'daki bürosuna yapılan baskında ele geçirilen ve arama tutanağına 51. sırada kaydedilen DVD'de, birçok yargı mensubu ve subayın özel görüntüleri bulunuyor. Ergenekon sanıkları tarafından örgütün çıkar ve amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere kaydedildiği belirtilen görüntü ve ses kayıtları ile bir yargı ve TSK mensubuna şantaj yapıldığı belirtiliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na göre sanıklar şu ana kadar 91 yargı mensubuna şantaj yaptı.

Bengü TV spikeri Ebru Gül ile yaptığı aşk görüşmeleri ve bir otele girerken çekilen görüntüleri internete düştüğü için mesleğinden ayrılmak zorunda kalan Balyoz sanığı Korgeneral Metin Yavuz Yalçın'a da yine aynı şebekenin kurbanı olduğu belirtiliyor.

Avcı'nın merkeze alınma talebi Köşk'te
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın merkeze alınmasına ilişkin tek kişilik kararnamenin imzalanarak Başbakanlık'tan Çankaya Köşkü'ne gönderildiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararname, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayı için Çankaya Köşkü'ne gönderildi.
Öte yandan; Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, bir haftalık izin süresinde eşyalarını toplayacağını söyledi. Avcı, Eskişehir Emniyet Müdürlüğündeki makamında kendisini ziyaret eden gazetecilere yaptığı açıklamada, merkeze atanmasıyla ilgili hazırlanan kararnamede bir sorun olmayacağını düşündüğünü belirtti. İzinde olduğu süre içinde Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Yılmaz'ın bu göreve vekalet edeceğini ifade eden Avcı, ''Bir hafta izin sürem var. İzin süremde eşyalarımı toplayacağım. Bu arada bir kitap evinin isteği üzerine yarın yazdığım kitabımın imza gününe katılacağım'' dedi.

Yiğit Doğaner-Murat Alan 
Yazar Mesaj
point | Offline 28 Ağustos 2010 Cumartesi 12:24  Savcı Berk’ten Avcı’ya şok cevap!
Gülen cemaatinin devleti ele geçirdiğini iddia eden Hanefi Avcı'ya savcı Mehmet Berk'ten cevap geldi. Berk'in açıklaması Avcı'nın 'UYAP' yalanını da ortaya çıkardı...

Ünlü polis müdürü Emin Arslan'ı, yürüttüğü uyuşturucu soruşturması kapsamında tutuklatan Özel Yetkili Savcı Mehmet Berk, Hanefi Avcı'nın "Haliç'te Yaşayan Simonlar" adlı kitabındaki "komplo" iddialarını yalan ve iftira olarak niteledi.

Savcı Berk, "İddialarının birini ispatlasın, o gün istifa ederim" dedi. Berk, Avcı hakkında suç duyurusunda bulunacağını ve tazminat davası açacağını da söyledi.

Savcı Berk için "Söylenenleri yerine getiriyor" diyen Avcı, kitabının ilerleyen bölümlerinde "Özel yetkili mahkemelerin tüm hakim ve savcıları değiştirilmelidir. Karşımızdaki kişiler polis, hakim ve savcı değil örgütün/cemaatin elemanlarıdır. İftira eden polis, savcı ve hakimler yargılanmalı, kurdukları tuzakların, uydurulan delillerin hesabını vermeleri sağlanmalıdır" diye yazmıştı. İşte bu suçlamaların hedefindeki Savcı Mehmet Berk suskunluğunu SABAH'a bozdu.

Berk, "Genç bir savcıyım ama göreve başladığımdan beri hak ve adaletten asla taviz vermedim. Hanefi Avcı'nın iddiaları tümüyle yalan ve iftiradan ibarettir. Kendisiyle adalet önünde hesaplaşacağım. Ben onurlu bir insanım. İddialarının birini dahi ispatlasın, o gün istifa ederim" dedi. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın, kitabında yeralan, "Ağabey-kardeş ilişkisi içerisindeydik" dediği Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın tutuklanmasıyla ilgili iddialara savcı Berk'in yanıtları şöyle:

SAVCI BERK, AVCI'NIN UYAP YALANINI DA ORTAYA ÇIKARDI!

İDDİA:
Emin Arslan'a komplo kuruldu. Komplo kurmak, suç uydurmak, iftira atmak, tuzağa düşürmek vicdana sığar mı?

YANIT: Emin Arslan'ın tutuklanması tamamen deliller ışığında olmuştur. O deliller de iddianamemde açıkça yer almıştır. Ben kanunu uyguladım. Bu yüzden vicdanen rahatım. Eğer bu deliller ışığında Emin Arslan'a tutuklama istemeseydim suç işlemiş olurdum. Müfettişlere de bunun hesabını veremezdim.

İDDİA:
Emin Arslan dosyasının UYAP'tan Mehmet Berk'e düşmesi "garip", UYAP sistemine müdahale var.

YANIT: Dosya Savcı Mehmet Berk'e UYAP üzerinden gelmedi. Başsavcıvekili Çolakkadı, emniyet mensuplarının karıştığı çete soruşturmalarındaki uzmanlığı nedeniyle, Berk'i bizzat görevlendirdi.

İDDİA: O kadar klasörü bir günde nasıl okudu?

YANIT:
Klasörleri satır satır, altlarını çize çize okurum. Bu olayda bütün klasörleri okumama zaten gerek yoktu. Yazışmalar, bürokratik evraklar dışındaki klasörleri dikkatlice okudum. Zaten Ankara soruşturmayı nihayete erdirmiş bana işin sadece operasyon kısmı kalmış. Operasyonu yürüten polisler de beni ayrıca bilgilendirdi.

Sabah

 
Yazar Mesaj
point | Offline 30 Ağustos 2010 Pazartesi 12:42  Uzayda yaşayan adam!
Kitabında birçok yalan, yanlış bilgi tespit edilen Hanefi Avcı'nın, çalıştığı kurumdan da bihaber olduğu ortaya çıktı. Avcı'nın 'basın, suç delili bulursunuz' dediği İstihbarat Daire Başkanlığı 23 kez incelenmiş...


"Haliç'te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat" adlı kitabıyla tartışmaya neden olan Hanefi Avcı Avcı'nın "illegal dinlemeler yapılıyor" dediği İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nın 23 kez inceleme ve denetim geçirdiği anlaşıldı.

İstihbarat Dairesi 23 kez denetlendi suç bulunmadı

Hanefi Avcı'nın 'Haliçte yaşayan Simonlar' kitabı normal olarak çok ses getirdi. Çünkü kitabın yazarı sembol olmuş bir isim. İçindeki iddialar da hayli ciddi.

Fakat kitap hak ettiği gibi tartışılamadı. Bir kesim 'Yaşasın Cemaat'e çakacak bir malzeme çıktı' deyip üzerine atladı. 'Gülen Örgütü' adını koyup 'savcı arayışına' da girdiler.

Hatta yarın YARSAV üyeleri ya da HSYK'nın 'Ergenekon sanıkları ile fotoğrafları çıkan bazı üyeleri' basın toplantısı düzenleyip 'Bakın biz bu yüzden Ergenekon savcılarını görevden almak istiyoruz' derse hiç şaşırmayın.

Öteki kesim de 'Avcı'ya yakışmadı' deyip kitaptaki iddiaları irdelemedi.

Oysa kitabı detaylı irdelemek ve Avcı'nın ne yapmaya çalıştığını anlamak şart.

Kitabın detaylarına girmeden bir durum tespiti yapalım. Avcı'nın iddiaları (mektup hariç) daha önce defalarca gündeme gelen, Perinçek ve arkadaşlarının sürekli işlediği bir konu.

Zaten Avcı da kitabında F tipi liste çalışmalarına tepkili (sf 421) Ergenekon'dan tutuklanan Adil Serdar Saçan'ın da bir dönem Fethullahçı olmakla itham edildiğini düşünürseniz listelerin ne kadar sağlıklı olduğunu görürsünüz.

Yani bu soruşturmadan bir şey çıkmasa da önümüzdeki yıllarda yine, yeniden 'F tipi listelere' rastlayabiliriz.

Peki, kitapta Avcı ne demeye çalışıyor?

Kitabın genelinde bir 'hesaplaşma ve hesap sorma' havası hissediliyor. Ya şu ana kadar ortaya çıkmayan birtakım şeylerden endişeli ya da yaşananlardan dolayı intikam alma niyeti görülüyor.

Çelişkileri de düşündürücü.
Şöyle ki; NTV'ye konuşurken 'Kitabı 2009 Mart'ta yazmaya başladım, 8 ay önce de yayınevine verdim' diyor. Fakat aynı yayında 'Yasa dışı dinlemeler ve komplolar ile ilgili şikayetlerime cevap alamayınca kitabı yazdım' diyor. Oysa dilekçeleri bu yılın ocak ayına ait.

Hem 'Kitabı gizli yazdım' diyor hem de 'cemaatten ileri gelenlerle konuştum sonra yazdım' şeklinde konuşuyor.

Tarih ve içerik yanlışlıkları da cabası. Mesela A. İlhan Güner'in 'Danıştay ile Ergenekonu bağlamadığı için görevden alındığını' iddia ediyor fakat Güner'in görevden alındığı 6 Şubat 2006'da daha Ergenekon başlamamıştı.

Avcı, cemaatin illegal dinlemeleri İDB'de yaptığını söylüyor. 'Oraya baskın yapılsın, bulunur' diyor. Sonra da 'Çok geç kalındı artık bir şey bulunamaz' diyor. IMEI numarası üzerinden dinleme yapıldığını bunun yasal olmadığını anlatıyor ama bu sistemi kuran da kendisi.

Kitabı basan Angora Yayıncılık'ın ortaklarından Cahit Akçam dikkat çekici bir isim. THKP/C davasından ceza aldı, 80 sonrası yurtdışına çıktı. Bugün Avcı ile yolunun kesişmesi ilginç.

Avcı'nın kitabı hazırlarken bir medya grubunun üç üst düzey yöneticisi ile yakın temasta olduğu da biliniyor.

2008 Şubatı'nda Ergenekon savcılarına örgütün varlığına dair tezleri destekleyen bir ifade vermişti. Fakat kitabın ikinci kısmında Ergenekon'u boşa çıkartan bir üslup var.

Mesela birinci bölümde Tuncay Güney için 'Söyledikleri uydurma olamaz, doğru olma ihtimali yüksek' derken ikinci bölümde 'Akla mantığa aykırı şeyler söylüyor' diyor.

İstihbarat Daire 23 kez denetlendi ama bir suç unsuru çıkmadı

Avcı'nın kitabında bariz bir 'dinlenilme takıntısı' hissediliyor. Halbuki sistemi en iyi Avcı biliyor. Mahkeme kararı olmaksızın ne daire iç yazışma yapabilir ne de TİB bir iletişim tespitine izin verebilir. Kaldı ki Avcı da biliyordur; İDB, 2006'dan bu yana aralarında usulsüz dinleme iddialarının da ele alındığı 6 farklı çalışma alanında 23 kez inceleme ve denetim geçirdi. Bu yönüyle de dış denetime açık tek istihbarat kuruluşudur. Fakat hiçbirinde dinleme ile ilgili bir kusur ya da hata çıkmadı.

Bunlar da benim sorularım
Hanefi Avcı'yla röportaj yapmak istedim ama konuşmak istemedi.

Ben de kitaptan aldığım notları, kafama takılanları buradan soruyorum.

Emin Arslan'a komplo?

'Emin Ağabey' dediğiniz Emin Arslan'ın (sf 436) Habip Kanat ile yakın ilişkide olduğu hem görüntülü kayıt altında hem teknik takipte çıkıyor. Üstelik Arslan'ın oğlu Habip Kanat'ın şirketinin ortakları arasında.

Arslan, KOM dairesine Kanat'ı muhbir olarak kullandığına dair tek bir rapor, bilgi ve detay sunmuş mudur, Kanat üzerinden operasyon yaptırmış mıdır?

Mehmet Eymür'ün 1997'de MİT Müsteşarlığı'na yazdığı dilekçede Emin Arslan ve Hanefi Avcı'nın görevli oldukları dönemde Mehmet Ağar'ın yönlendirmesiyle sahte pasaport, silah ve kimlik gibi konularda illegal faaliyetleri sevk ettiklerini ihbar etmişti.

Emin Arslan'ın Korkut Eken'le olan ilişkisine ne diyorsunuz? Mehmet Eymür'ün dilekçesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kitapta Emin Arslan'ın Habip Kanat'a karşı uyarılması gerektiğini söylüyorsunuz. Peki, o zaman siz niye Emine Erdoğan'ı uyarmadınız?

Gizli telefon numarası kime ait ve o şahıs kim?

Hanefi Avcı'nın 'ayarlarını bozan' hadise kitapta açıkça görüleceği şekliyle başkası adına aldığı telefonun dinlenilmesi (sf 480). Burada önemli olan o numarayı kim kullanıyor ve Avcı ile arasındaki ilişki ne?

Ceyhan Ünlü ve Tuğrul Çakır kimdir ve sizle ilgileri nedir?

Balyoz'daki onlarca delili ne yapacağız?
552 ve 553'üncü sayfalardan itibaren Balyoz'un 'saçma sapan' işler olduğunu söylüyorsunuz. Oysa Balyoz'la ilgili askeri savcılık raporu, TÜBİTAK raporu gibi bir yığın delil var. Hatta İlker Başbuğ'un ıslak imzalı 'seminer sonuç raporu' var. Bu kadar delil varken 'bunlar saçma sapan şeyler' demek hadisenin üzerini örtme girişimi sayılmaz mı?

Gülcü ve Uzunkaya olayı

Mustafa Gülcü ve Celal Uzunkaya'nın açığa alınmasına neden olan İrfan Erbarıştıran'ı nereden tanıyorsunuz?

Sizin tabirle 'işgüzar' dediğiniz Erbarıştıran ile Uzunkaya'nın neden görüştüğü hakkında bilginiz var mı?

Uzunkaya'nın Erbarıştıran'ı haber elemanı olarak kullandığı iddialarına ilişkin, bir rapor var mı, Uzunkaya herhangi bir yetkili makama bir rapor sunmuş mudur?


Hüseyin Namal ile bir araya geldiniz mi?

Hüseyin Namal'ın 'komploya uğramadan sağ salim Konya'ya dönebildiğini' söylüyorsunuz. (sf.480) Hüseyin Namal'ı daha önceden tanıyor musunuz, daire başkanı olduktan sonra görüştünüz mü ve Eskişehir'de sizi ziyaret etti mi? Söz konusu talimatları yazması yönünde bir telkininiz oldu mu?

Büyükanıt da mı cemaatçi?

Cemaatle sorunlu olan emniyetçilerin davasında sürekli savcı Mehmet Berk'in olduğunu ve bunun tesadüf olmayacağını ( sf 526) söylüyorsunuz.

Savcı Berk'in istediği dosyayı alamayacağını, dosya dağıtma işini başsavcının yaptığını biliyorsunuz.

Şemdinli Cemaatin ilk operasyonu (sf 527) diyorsunuz. Bu mantığa göre kitabevine bomba atan astsubay da cemaatçi. Kaldı ki 'Sabri Abi' dediğiniz ve görevden alınmasını cemaate bağladığınız Sabri Uzun'la ilgili Yaşar Büyükanıt 'Savcı ve istihbarat müdürünün alınmasını istedim' demişti. Bu durumda Büyükanıt da mı cemaatin adamı?

Ergenekon bombaları?

Ergenekon kazılarında tüfek ve tabanca bulunmadığını, LAW ve roket çıktığını, çıkanların da seri numaraları olmadığını (sf 530) söylüyorsunuz.

Fakat Kafes İddianamesi'nde LAW silahları ile el bombalarının Jandarma'ya ve KKK'ya ait olduğu belgeleriyle ortaya konmuş.

Ayrıca 3. Ergenekon İddianamesinde o güne kadar çıkan mühimmatın dökümü var. Yani tüfek yok, tabanca yok söyleminiz eksik. İllegal işlerde kullanılan bombaların seri numarasının silinmesi normal değil midir?

Naylon terör örgütü

531. sayfada 'Ergenekon'un diğer terör örgütlerini yönettiği iddiasının muğlak olduğunu' söylüyorsunuz.

Naylon terör örgütü kurup yönetme Ergenekon'un kendi belgelerinde çıkan bir ifade. Kaldı ki Kemal Aydın'ın cunta hücresindeki teğmen M.A.Ç muhasebeci kılığında Hizbuttahrir örgütüne sızdı. Toplanan istihbarat da Neriman Aydın'ın ikametinde çıktı.

Bu tip durumlar 'naylon terör örgütü' iddiasını araştırmaya değer bulmaz mı?

Danıştay olayı

Ankara 11. ACM ve İstanbul 13. ACM, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 'iki olay arasında fili ve hukuki bağ olduğuna' karar verdi.

Alparslan Arslan ile Salih Kunter arasındaki bağa dikkat çekiyorsunuz. Fakat Arslan'ın Cumhuriyet'in bombalanması, Danıştay saldırısı gibi eylemlerden önce ve sonrasında Kunter'i bir kez aradığı (11 Mayıs 2006 saat 16:35, 8 sn)

338. Sayfada 'Ergenekon'dan yargılananlar hakkında çok şey bildiğimi söyleyemem' diyorsunuz ve sonrasında 'Bu kesin cemaatin işi' diyorsunuz. Çelişkili değil mi?

Hrant Dink olayıDiyorsunuz ki Hrant Dink olayında soruşturacak bir şey yok. 540. sf. Kafes Operasyonu'nda "Hrant Dink Operasyonu" ifadesi geçiyor. Altında üst düzey komutanların imzası ve parafı var. Bu iddiayı mahkeme ciddiye alıp dava açtı.

Kaldı ki Dink cinayetinde Yasin Hayal'in cezaevi ilişkileri ve MİT'in bu konuda bilgisi sorgulanmamış. Valilikte Dink'le konuşan MİT mensubu irdelenmemiş.

Levent Türkmen olayı

Levent Türkmen'in sahte uyuşturucu operasyonu ile yakalanması olayını cemaate bağlıyorsunuz (sf 544). Fakat Türkmen'in beraber olduğu N.L. isimli bayan hakkında uyuşturucu davası açılmış. Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi N.L'yi suçlu bulmuş. İhbarı Türkmen'in ailesinden birisi yapmış olamaz mı?

Arınç'ın izlenmesi ve kozmik oda

ÖKK ekiplerinin 6 aydır Bülent Arınç'ın evinin bulunduğu sokağa geldikleri teknik analizle tespit edildi. Özel oto kiralama bilgileri ortada. Arınç'ın adresinin olduğu bir not var ve bu not subayın ağzından alındı. Yani ortada şüpheli bir şey varken ÖKK aramasını da cemaate bağlamanız biraz tuhaf değil mi?

585. sayfada görevden alınan Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir olayı ile ilgili 'Olayın ne olduğunu bilmiyorum ama' deyip bunu da cemaate mal etmişsiniz. Neye dayandırıyorsunuz?

İstanbul'daki ilginç görüşme

Avcı kitabı yayınlandıktan sonra 21 Ağustos günü İstanbul'da MİT'in üst düzey bir ismiyle buluştu mu? Bu buluşmasının gündemle bir ilgisi var mıydı?

Avcı'nın adı dosyaya mı giriyor?

Avcı'nın adı üç ayrı dosyada önümüze çıkıyor. Uyuşturucudan tutuklanan Abdulkadir Ekincioğlu, faili meçhulden tutuklu Kamil Atağ ve Ergenekon'dan Albay Zahit Engin'in ifadelerinde ilginç bir şekilde Avcı'nın adı var.

PKK itirafçısı Süleyman Üğer'e yönelik operasyonda Avcı'ya yönelik ilginç ithamlar kayıtlara geçmişti.

Bu bilgiler ışığında 'Avcı ön almaya mı çalışıyor' sorusu mantıklı hale geliyor.

Peki, bütün bu sorular ve ilginç ayrıntılar Avcı'nın bu kitabı neden yazdığını açıklamaya yetiyor mu? Maalesef hayır. Avcı'nın son bir yılında dikkat çeken 'gri sahalar' var.

Belki bu gri alanlar aydınlanırsa Avcı'nın bu kitabı neden yazdığı da anlaşılabilir. Aksi durumda pireye kızıp yorganı yakmak gibi bir durumla karşı karşıyayız demektir.

Ergenekon'da ifade verecek

Yazdığı "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabıyla tartışmalara neden olan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, kendi talebi üzerine merkeze alındı. Hanefi Avcı'nın kitabı piyasaya çıktığı gün İçişleri Bakanlığı, hakkında soruşturma başlattı. Daha sonra ise savcılık, kitapta yer alan iddiların araştırılması için harekete geçti ve soruşturma açtı. Hanefi Avcı, katıldığı bir televizyon programında görevinden merkeze atanmak için İçişleri Bakanlığı'na başvurduğunu açıkladı. Televizyon yayınından kısa bir süre sonra, Avcı ile ilgili kararname Başbakanlık'a sevk edildi ve onaylandı. Avcı 1. Ergenekon davasında da kitabındaki iddalar nedeniye tanık olarak ifedeye çağrıldı. Bugün

 
Yazar Mesaj
point | Offline 1 Ekim 2010 Cuma 17:14  Avcı’nın olay kitabı ne kadar kazandırdı
Avcı’nın olay kitabı ne kadar kazandırdı
Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabı Hnefi Avcı’ya ne kadar kazandırdı
Hanefi Avcı'nın olay yaratan kitabı "Haliç'te Yaşayan Simon'lar" çok satan listelerinin de zirvesinde.


Radikal Kitap'ın çok satanlar bölümündeki 'edebiyat dışı' listesinde çıkar çıkmaz bir numaraya yerleşen kitap, bu hafta da zirvedeki yerini koruyor.

GÖZALTI SATIŞLARI ARTTIRABİLİR
Kitabın yayıncısı Arkadaş Kitaplar’dan yapılan açıklamaya göre Haliçteki Simonlar, bugüne kadar 550 bin adet basıldı. 400 bini satılan kitaba yönelik ilginin Hanefi Avcı’nın gözaltına alınmasıyla artması bekleniyor.

ŞİMDİYE KADAR YAKLAŞIK 900 BİN TL KAZANDIRDI
Yayınevi, bu konuda bir değerlendirme yapmaktan kaçınıyor. Satış fiyatı 25 TL olan Haliçteki Simonlar, şimdiye kadar yazarı Hanefi Avcı’ya yaklaşık 900 bin TL kazandırdı. 550 bin kitap tükendiğinde, Avcı vergiler çıktıktan sonra 1 milyon 233 bin TL (eski parayla, bir tirilyon 233 milyon lira) gibi bir telif ücreti alacak. (Radikal)
 
Yazar Mesaj
point | Offline 2 Ekim 2010 Cumartesi 16:20  Hanefi Avcı Kadın Olsaydı Ve Aldatılsaydı
Hanefi Avcı bir kadın olsa ve o kadının evlilik dışı ilişkisi çıkıp, aşkını anlatsa 'mert kadının mert erkekleri' diyecek bir babayiğit çıkacak mıydı?
Nagehan Alçı Akşam

Hanefi Avcı ve erkeklik müessesesi

Zamanlamasına itiraz ediyorlar. Bu tutuklama kitapla bağlantısız düşünülemez, diyorlar. Gülen cemaatiyle ilgili kuşkuların tavan yaptığından bahsediyorlar. Bu kararın hükümete zarar verdiğini söylüyorlar vs vs... Hanefi Avcı meselesiyle ilgili tüm bu eleştirilerin altına imzamı atıyorum. Ancak benim bu işte canımı sıkan bir nokta daha var. O da şu: Avcı tutuklandıktan sonra ortaya çıkan sevgilisi ile birlikte 'erkeklik müessesesi'nin nasıl göklere çıkarıldığına şahit oluyoruz!

***
Öğretmen bir hanım ekranlara çıktı ve Avcı'ya olan aşkını anlattı, biliyorsunuz. Bunun üzerine tuhaf bir şey oldu: Keskin çizgilerle muhafazakar-laik, demokrat-cumhuriyetçi gibi kutuplara ayrıldığını zannettiğimiz 'güzel' ülkemizin bazı meselelerde nasıl da tek vücut olabildiğini gördük. Dört bir koldan Avcı'ya bir sahiplenme, bir sahiplenme! Yok efendim, ne mert bir adam! Aman, aşkı ona sahip çıktı! Meğer ne 'liberal' ne toleranslı milletmişiz biz!

***
Bayanlar, baylar ve pek (!) hoşgörülü yorumcular! Hanefi Avcı, mesleği göz önüne alındığında gözü kara bir adam olabilir. Kitabı çıktıktan sonra sergilediği tavırlar cesur olarak nitelendirilebilir ama siz evli bir adamın gizli saklı ilişkisini nasıl 'mert' diye değerlendirebilirsiniz? Ortada iki tarafın eşlerine söylenmiş yalanlar var. Aldatma var. Gizli buluşma var. Mertlik bunun neresinde? Hanefi Avcı'nın her yaptığının arkasında duranların bile tek eleştirmesi gereken, en karanlık nokta bu değil mi?

***
Muhafazakar bir tavırla çıkıp ahlakçılık yapma derdinde değilim. Herkesin ilişki dinamiği kendine ama ortada yalan varsa, gizlilik varsa buna 'mertlik' demek hiçbir kitaba sığmaz. Bu namertlik ve riyakarlıktan başka bir şey değil. Hanefi Avcı bir kadın olsa ve o kadının evlilik dışı ilişkisi çıkıp, aşkını anlatsa 'mert kadının mert erkekleri' diyecek bir babayiğit çıkacak mıydı?

***
Yok yok, ben anladım. Ne ordu, ne hükümet. Bu ülkenin tek bir sarsılmaz kurumu var: Erkeklik müessesesi!
 
Yazar Mesaj
point | Offline 2 Ekim 2010 Cumartesi 16:30  Evliyken 1,5 yıl beni aldatmış
Evliyken 1,5 yıl beni aldatmış

Kezban Küçük’ün eski kocasından Küçük’e beni aldattın davası
Hanefi Avcı'nın sevgilisi Kezban Küçük'ün, eski eşi Murat Kerman hukuk mücadelesi başlatacağı iddia edildi.


Kezban Küçük'ten geçen haziranda boşanan Murat Kerman'ın, eski eşinin NTV'de canlı yayında yaptığı açıklamalarda Avcı ile iki yıldır ilişkisinin olduğunu anlatması üzerine önceki gün Ankara'dan İstanbul'a gelerek avukat Kezban Hatemi ile görüştüğü ileri sürülüyor.

MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇACAK
Kerman'ın 1.5 yıl boyunca kendisini aldattığını öne sürerek eski eşi ve Avcı'ya manevi tazminat davası açacağı belirtildi. Konuyla ilgili telefonla ulaştığımız Kerman ise iddiaları yalanlamazken, "Konuşmak istemiyorum" dedi. Küçük, Avcı ile aşk yaşadığı iddialarını önce yalanlasa da daha sonra canlı yayına çıkarak, ilişkilerini kabullenmişti.

AVCI İFADE VERDİ
Avcı, dün yazdığı kitapla ilgili olarak Silivri Adliyesi'ne götürülerek müşteki sıfatıyla ifade verdi. Avcı'nın ifadesini Silivri Başsavcısı Orhan Usta aldı. Yaklaşık bir saat süreyle ifade veren Avcı, toplam iki saat adliyede kaldı. Daha sonra cezaevi aracıyla tutuklu bulunduğu koğuşa götürüldü. (Sabah)

Bir emniyet müdürünün düstüğü hallere bak arkadas. Evli barklı kadınlarla ne isin var senin. Kadında öğretmen.. Bir de utanmadan tv de sırıtıyor iyi bir halt etmis gibi. Ya kadın sen okulda çoluk çocuğun yüzüne nasıl bakıyorsun. Ahlak, ar falan yokmu sizde 
>Yanıtla<
>Cevap Yaz
 


online ziyaretçi: 29366
online üye: 0
 
Telif hakkı saklıdır © 2000-2024 Eskişehir Reklam
Eskişehirliyiz.biz Anasayfa | Giris Sayfan Yap | Sık kullanılanlara ekle| WebMaster Kodu | İletişim  
eskişehir

eskisehir@eskisehirreklam.com