Eskişehirliyiz.biz Ana Sayfa Eskişehir Apart Yurt Rehberi  
Üye Ol Üye Giriş
Eskişehir Forum Tartışma Platformu
www.eskisehirliyiz.biz
Ana Sayfa      
 
Forum

>yeni konu aç<  |  forum ana sayfa -- > Genel -- > Politika

>Yanıtla<
>Cevap Yaz
Kaset olaylarının iç yüzü
Yazar Mesaj
point | Offline 25 Mayıs 2011 Çarşamba 11:56  Kaset olaylarının iç yüzü
Kaset olaylarının iç yüzünde yaşananlara bakarsanız siyasetin dısarıdan nasıl sekillendirilmeye çalısıldığını, Baykal kaseti olayından önce yasananları ve sonrasında Kılıçdaroğlunun ısrarla aday değilim diye üst üste yaptığı açıklamalar ardından genel baskan olus sürecine dikkat etin.

Taraf gazesindede çıkan bir haberde inan Kıraç'ın kaset olayından önce görüsmeleri desifre edildi.

Aynı ismin daha öncedende Rahmetli Türkesin hayatta olduğu dönemde MHP DYP koalisyonunu nasıl bozduğuda anlatılıyor. Koç grubundan olan İnan Kıraç DYP iktidarının gümrük birliğini projesine karsı olan koç grubunun nasıl da siyasete müdahale ettiğini kanıtlar bir grisimde bulunuyor. Seçim arifesi Koalisyonları seçim ittifakları kesinlesen MHP ve DYP liderleri ile ayrı ayrı görüserek onların koalisyon kurmasına seçim ittifakına ihtiyaçları olmadığına ikna ediyor. DYP baskanı Çillere yaptıkları kamuoyu arastırmalarında DYP nin oyunun yüzde 30 larda olduğunu söyleyerek seçim ittifakından vazgeçmesini sağlıyor. Aynı sekilde MP ye giden Rahmetli Türkeside MHP'nin oyu yüzde 15 diye ikna eden Kıraç'ın girisimleri sonucu seçim ittifakı projesi rafa kalkıyor. Seçim sonucunda DYP yüzde 21 oy alabiliyor, MHP ise yüzde 7 lerde kalıp baraja takılıyor ve meclise giremiyor. Koçun istediği sonuç ortaya çıkıyor. O seçimde birinci parti Refah çıkıyor ve sonuçta kurulan koalisyon hükümeti de 28 şubat ile saf dışı bırıkılıyor.

Şimdi bu kıraçla ilgili CHP de yaşananlar ortaya çıktı.




Müthiş itiraf



Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ‘kaset komplosu'nun perde arkasında şok gelişmeler yaşandığı ortaya çıktı.

Müthiş iddiaya göre, işadamı Kıraç, Baykal'ı ziyaret ederek ‘Sav, Özyürek ve Öymen'i listeye alma' dedi. Baykal reddetti. Üç ay sonra kaset patladı. Baykal gitti, Kılıçdaroğlu bu 3 ismi partiden sildi...

Taraf gazetesinde yer alan habere göre, işadamı İnan Kıraç, skandal kaset internete düşmeden üç ay önce Baykal'ı ziyaret ederek CHP üst düzey yöneticileri Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen'i kurultayda parti yönetiminden uzaklaştırmasını istedi. Kıraç'ın, Baykal'dan ‘ret' yanıtı almasının ardından önce kaset skandalıyla Baykal istifa ettirildi, yerine gelen Kemal Kılıçdaroğlu da Sav, Özyürek ve Öymen'i sildi.

Kaset komplosu iddiasını doğrulayan CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, “Benim yaşadığımı dün Taraf tespit etmiş. Ben yalanlamadım. Kim niye yaptı bilmiyorum. Bu CHP'yi yeniden dizayn etme operasyonuydu” dedi. İşte Ateş'in STAR'a yaptığı açıklamalar:

Sav korkusundan gelemedi

Kılıçdaroğlu ile aranızda Önder Sav'a ilişkin bir konuşma geçti mi?

MYK'daydım ben. Ali Kılıç geldi. MYK'ya grup başkan vekillerini de çağırmıştık. ‘Kemal Bey görüşmek istiyor' dedi. ‘Toplantıdan sonra odama gelsin' dedim. Akşama doğru Kılıç geldi. ‘Kemal Bey gelemiyor' dedi. ‘Önder'in korkusundan mı' dedim. ‘Evet abi' dedi. ‘O zaman gerek yok' dedim. Çok rica minnet etti. ‘Ben de senin kardeşinim illa bizim evde buluşalım' dedi. Saat 22.00'de buluştuk.

Gazeteler yazıyor ama öyle değil

‘Kemal Bey aday mısınız' dedim. ‘Yok aday değilim' dedi. ‘Gazeteler öyle yazıyor' dedim. ‘Ama ben aday değilim. Beni de yanınıza alırsanız. Sizin listenizde olmak istiyorum' dedi. Ben de ‘Olur, zaten seni listemizde düşünüyoruz' dedim. ‘Teşekkür ederim' dedi. Sonra döndü ‘Onur Öymen, Önder Sav olacak mı' dedi. ‘Olabilirler' dedim. Onun da aynen dediği ‘İşte Önder Sav olursa beni alma' dedi. ‘Olur mu öyle şey' dedim. ‘Ya onun olduğu yerde ne yenileşme olur, ne de parti iktidara gelir' dedi. Böyle bir şeydi.

‘Kurultay'da listeye alma' dedi

Peki, İnan Kıraç Deniz Baykal'a ‘O isimleri aday göstermeyin' demiş mi?

Listeye alma değil de. Mehmet Baransu haberi bana sordu ben de doğruladım. ‘Kurultayda listene alma'. Bana aktarılan oydu.

İnan Kıraç, neden istememiş?

Halkın tepkisi var. Kadron iyi, gayet iyi gidiyorsunuz, iktidara da geliyorsunuz. Vatandaşın bunlara tepkisi var' şeklinde.

Ben bunları bire bir yaşadım, CHP dizayn edildi

Taraf'taki olayın kronoloji doğru mu?

Bunları ben birebir yaşadım. Bu konuda şimdi herkes günah çıkartıyor. Geçen Mehmet Tezkan'ı izledim bir kanalda. ‘Baykal konusunda hata yaptım' diyor. Türkiye yanlış yaptı. Türkiye bir siyaseti siyaset dışı kurallarla belirlemenin önüne herkes seyirci kaldı. Kimisi açıktan... Bu Türkiye demokrasisini çok önemli şekilde yaraladı, yaralıyor da. Nerede görülmüş böyle bir olay? Parti yeniden dizayn edildi. Bunu baştan beri söylüyorum. Şu olsa anlarım. Herkes çıkar aday olur, bir yarış olurdu. Böyle bir ahlaksız komplo ile parti dizayn edilir mi ya? Biz de o yoğunlukta atlamıştık. Bizim kurultay 22 - 23 Mayıs'ta yapıldı. Kaset 6-7 Mayıs'ta yayınladı. Mesela 22-23 Mart'ta Anayurt Gazetesi'nde Muhsin Akıl diye bir yazar var. Orada bir yazı yazıyor. Diyor ki ‘Kurultaya az bir süre kala, CHP'de bir bomba patlayacak, Baykal istifa edecek, Kılıçdaroğlu genel başkan olacak' diyor. Yani bütün bunları bir araya getirdiğiniz zaman bunların bir senaryo olduğu ortada.

İnan Bey için ne söyleyeceksiniz?

Ben ne diyorsam odur. Benim yaşadığımı dün Taraf tespit etmiş. Ben yalanlamadım. Onun ötesinde onu oraya, onu oraya şey yapmam. Somut bildiklerimi paylaşıyorum. Zorlama ile bir yere çekerseniz... Kim niye yaptı bilmiyorum. Bu CHP'yi yeniden dizayn etme operasyonuydu. Hükümet eğer bu konuda, bu olayın bir parçası değilse, ortaya çıkarmak durumunda. Ortaya çıkarmazsa bir parçası olur.

Star
 
Yazar Mesaj
point | Offline 25 Mayıs 2011 Çarşamba 11:58  Taraf’tan Baykal Kasetiyle İlgili ŞOK İddia
Taraf'tan Baykal Kasetiyle İlgili ŞOK İddia

Taraf Gazetesi bugün Baykal'ı koltuktan eden ve Kılıçdaroğlu'na genel başkanlık kapısını aralayan kaset olayıyla ilgili bomba bir iddia ortaya attı. Baykal'ı kasetten 3 ay önce kim ziyaret etti, ne istedi?



“Deniz Baykal’a düzenlenen kaset komplosundan üç ay önce işadamı İnan Kıraç, Baykal’la genel merkezde bir saat baş başa görüştü. ‘İyi gidiyorsunuz, CHP-MHP koalisyonu görünüyor ancak Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen’i aday göstermeyin’ dedi.”

Bu sözler önceki gün görüştüğüm bir haber kaynağıma ait. Haber kaynağım, Baykal’a düzenlenen kaset komplosundan üç ay önce, İnan Kıraç’ın CHP Genel Merkezi’ne yaptığı randevulu, “olağan dışı” bir ziyaretten bahsetti. Ziyaretin içeriği ve konuşulanlar hakkında da bazı ipuçları verdi. Ayrıntıya girmeden, görüşmenin detaylarını ortaya çıkarmak üzere de topu bana attı. Yaptığım birkaç görüşme üzerine Baykal’ın kasetinin yayımlandığı 6 Mayıs'tan yaklaşık üç ay önce şubatta, Kıraç’ın Baykal’la baş başa görüştüğünü öğrendim. Görüşme Kıraç’ın Baykal’dan randevu talep etmesiyle gerçekleşiyor. Kıraç’ın randevu talebi üzerine Baykal, Yılmaz Ateş’i arayıp, “İnan Kıraç benimle görüşmek istiyor. Kıraç, yanında bir isimle gelirse sen de toplantıya katıl” diyor.

Sav, Öymen ve Özyürek’i gönder

Baykal-Ateş arasında yapılan bu görüşmenin ardından Kıraç, CHP Genel Merkezi’ne geliyor. Görüşme Baykal’la baş başa yaklaşık bir saat sürüyor. Kıraç, ardından da genel merkezden ayrılıyor.

Görüşmenin bitmesinden saatler sonra, başka bir konuyla ilgili Baykal’la görüşmek üzere makam odasına giden Ateş’e, Baykal, Kıraç’la arasında geçen konuşmaları anlatıyor. Kıraç görüşmede CHP’nin ve Baykal’ın performansının iyi gittiğini, ancak üç ismin genel seçimlerde aday gösterilmemesi talebinde bulunuyor. Dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen, Kıraç’ın aday gösterilmesini istemediği isimler. Baykal, Kıraç’a, her üç ismin de erdemli ve çalışkan olduğunu, partiye büyük emeklerinin geçtiğini belirtip, nazikçe yapılan teklifi reddediyor.

Kılıçdaroğlu-Ateş zirvesi

Dün haber kaynağımın aktardığı bu bilginin doğruluğunu araştırırken ilginç bir bilgiyi daha öğrendim. Hatırlanacağı gibi kaset komplosunun ardından Baykal 9 mayıs günü genel başkanlıktan istifa etmişti. İstifa etmesinden bir gün sonra 10 mayısta, Kemal Kılıçdaroğlu, Yılmaz Ateş’le görüşmek üzere, CHP’li Ali Kılıç üzerinden randevu talep ediyor. Ateş, Kılıç’a genel merkezde Kemal Bey’le görüşebileceğini söyleyip, randevuyu veriyor.

Ateş, Kılıçdaroğlu’nu beklerken akşam saatlerinde Ali Kılıç odasına geliyor. Kemal Beyin randevuya gelemediğini ancak kendi evinde görüşme yapmak istediğini söylüyor. Kılıç’ın bu açıklaması üzerine Ateş, “Önder Sav’dan korktuğu için gelmedi değil mi” diye soru yöneltiyor. Kılıç’ın “evet” cevabı ve ısrarlı randevu talebi üzerine, akşam 21:30’da Kılıç’ın evinde görüşmek üzere randevulaşılıyor.

Gandi o üç ismi sordu

Yılmaz Ateş, bu görüşmenin ardından Baykal’ı arayıp konuyla ilgili kendisini bilgilendiriyor. 21:30’da gerçekleşmesi beklenen randevu ise bir saat gecikmeli olarak Ali Kılıç’ın evinde gerçekleşiyor. Kılıç, eşi, Kemal Kılıçdaroğlu ve Yılmaz Ateş görüşmeye başlıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Genel başkanlığa aday değilim” diyerek, doğru olanın Deniz Baykal’ın tekrar geri gelmesi olduğunu söylüyor. Baykal’ın listeye alması durumunda genel merkezde çalışma isteğini Ateş’e iletiyor. Ateş’in, listelerinde kendisini görmek istediklerini ve genel merkeze alınacağını söylemesi üzerine, Kılıçdaroğlu kendisine şu soru yöneltiyor; “Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen listenizde olacak mı?”

Onlar varsa ben yokum

Ateş’in “Tahminim üç isim de olacak” cevabı üzerine Kılıçdaroğlu “o zaman beni listenize almayın” diyor. Gerekçesini ise şu sözlerle açıklıyor; “Önder Sav ve bu isimlerin olduğu yerde yenileşme olmaz. Parti de iktidara gelemez.”

Görüşme bir saatin ardından sonlanıyor ve daha sonra ortaya ilginç bir bilgi çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nun bu görüşmeden bir gün önce Sav’la biraraya geldiği ve “Sen genel başkan ben genel sekreter olayım” diye anlaştığı ortaya çıkıyor. Ardından de bilinen süreç yaşanıyor ve devreye giren isimler, Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlığa ikna ediyor. Deniz Baykal’ın istifasının ardından geri döneceği söylentilerinin ortaya atıldığı günlerde Önder Sav’ın Baykal’ı kastederek genel merkezde söylediği şu sözler ise siyasi tarihe geçiyor; “Baykal’ın tekrar geri geleceğini hissettiğim an topa bastım. Bunları (Baykal ve ekibini kastediyor) yüz seksen derece ters köşeye yatırdım.”

Kılıçdaroğlu’nun kendi adayı olduğunu düşünen Sav’a ise zaman gerekli cevabı veriyor. Sav yüz seksen derece ters köşeye yatırılıp, tasfiye edilme gerçekliğiyle yüzleşiyor.

Mehmet Baransu/Taraf 
Yazar Mesaj
point | Offline 25 Mayıs 2011 Çarşamba 12:00  MHP kasetleri, CHP için hazırlanmış
MHP kasetleri, CHP için hazırlanmış

‘CHP-MHP-Kartel' üçlüsü peş peşe yayınlanan kasetlerden hükümeti ve olaylarla hiçbir ilişkisi olmayan Fetullah Gülen Hocaefendiyi hedef gösterse de “Oğuzyurdu” isimli internet sitesinde yayınlanan bildiriye göre; gerçekler çok daha farklı.




Seçimlere kısa bir süre kala MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin A takımının yayınlanan kasetleri ve kaset içeriğinde yer alan uygunsuz görüntülerinin yankısı sürüyor. ‘CHP-MHP-Kartel' üçlüsü peş peşe yayınlanan kasetlerden hükümeti ve olaylarla hiçbir ilişkisi olmayan Fetullah Gülen Hocaefendiyi hedef gösterse de “Oğuzyurdu” isimli internet sitesinde yayınlanan bildiriye göre; gerçekler çok daha farklı. MHP'nin referandumda hayırcılar safına katılmasının dahi bu kasetler vasıtasıyla olduğu belirtilirken, Bahçeli'nin kasetlerin okyanus ötesinden kurgulandığı telkinine itibar ettiği belirtiliyor. MHP üzerinden yapılan planda, ‘Doğan medyası'nın da parmağı olduğu, Baykal kaseti sonrası istifa davulları çalanların, MHP'lilerin kasetlerinde ise farklı bir taktik izleyerek Bahçeli'nin bu kişilere sahip çıkması için telkinde bulunduğu ifade ediliyor. Bu tavır değişikliğinin sebebinin ise ülkücülerin tepkisini kabartma, Devlet Bahçeli'nin yönetimi sahiplenmesini sağlayarak ülkücüleri parçalama stratejisi olduğu vurgulanırken, Bahçeli'ye ait bir kasetin de olduğu iddia edilerek, MHP'ye son darbenin bu kasetle vurulacağı iddia ediliyor.
Oğuzyurdu sitesinde yer alan bildiride birbirinden çarpıcı tespitler yer alıyor. İşte o tespitler:

“SON VURUŞ DEVLET BAHÇELİ'NİN KASETİYLE OLACAK”
“Ülkede son yaşanan siyasi olaylar ve skandallar şaşırtmamaktadır. Referandum öncesinde elde edilen görüntüler hakkında, bizzat MHP yönetimini uyarmış ve yönetimin değiştirilmesi gerektiğini, aksi halde tasfiyeyi aşama aşama devreye sokacaklarını iletmiştik. Aldığımız cevap ise bizi derinden rencide etmiş, eskimiş ve tasfiye olmuş ülkücüler yaftasıyla bize yol verilmişti. Olacak olanlar oldu fakat burada kalmayacağı da açık. Öyle görünüyor ki son vuruşu bizzat Devlet Bahçeli'nin kaseti ile yapacaklar.
“OYLAR CHP'YE KANALİZE EDİLECEK”
“MHP'yi baraj altında tutarak sanıldığının aksine, oyların CHP'ye gelmesini temin etmeyi hedeflemektedirler. Zaten MHP'den AKP'ye kayacak oylar emanet olarak AKP'ye gitmişti. AKP'nin sahillerde kalan MHP oylarından yeni toparlayacağı çok bir oy yok.
Biz Devlet Bahçeli'ye samimi uyarılarımızı ilettiğimiz zaman, bu işin arkasında okyanus ötesi var demişti. Nitekim bunu şimdilerde de dillendirmekte. Referandum sürecinde MHP'nin ‘hayır' oyuna ikna edilmesinde de bu kasetler ciddi iş görmüş ve referandumda ‘evet' oyu verecek olan cemaatin, karşısında konumlandırmak için işe yaramıştı. Bu kampanya; referandumda MHP tabanında etkin olan Cemaatin üzerine işi yıkarak, MHP'nin tasfiyesinde etkinliği artırmak ve AKP'ye destek olan Cemaati yıpratmak için düşünülmüştü.

DEMİREL HABERAL'I UYARDI MI?
“Milletvekili adaylıklarının henüz konuşulmadığı ve Silivri sakinlerinden kimin nereden aday olacağının gündeme dahi gelmediği bir dönemde, yakınları MHP'de faaliyet gösteren ve yerel seçimlerde MHP'ye açık destek veren Mehmet Haberal'ın, MHP yerine CHP'den aday olacağını yazdığımız ‘Ekselensları' adlı yazıda dile getirmiştik. Bu ülkede; yıllarca siyaset mühendisliğinin babası olan, kaset ile devrilen CHP'nin yeni yönetiminde hatırı sayılır ağırlığı olan; Mehmet Haberal'ın, MHP'nin bir şekilde tasfiye edileceğini öngörerek(!) CHP'den aday gösterilmesini rica eden, ihtiyara sorulacaktır elbet ne zaman pes edeceksin diye?

DOĞAN MEDYASI İLE İLGİLİ DİKKAT ÇEKİCİ TESPİT
“Doğan Medya, Deniz Baykal Kaseti sonrası istifa davullarını olabildiğince çalarken, cemaat medyası etik bir duruş sergilemeye çalışmıştı. Doğan medyası ise, bu kez bu kasetleri örtbas etmeye çalışarak ülkücülerin tepkisini kabartma, Devlet Bahçeli'nin yönetimi sahiplenmesini sağlayarak da ülkücüleri adeta parçalama stratejisi izledi. Cemaat medyası ise Devlet Bahçeli'nin çıkışları ile -refleks icabı olsa gerek- bu kasetlerin yayınlanmasında ve yayınlayanlara verdiği üstü kapalı destek ile bu oyuna gelmiş, yanlış bir strateji izlemiş ve ihale de üzerlerine kalmış oldu.

SUİKAST PLÂNLARINA DİKKAT
“Şimdi bütün bu kaset olayları planlananların sadece başlangıcı..... İleride hatırlanmayacak olan bir başlangıç.... son yıllarda ki bir başka siyaset mühendisliğinin aktörleri olan Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu gibi silinip gidecek olan bir başlangıç....
Asıl yapılacaklar, bundan sonra başlayacak suikastlar ile planlanmaktadır.....
Vesayet sistemlerinin devamı için askeri ve siyasi kişiliklere dönük suikast planlamaktalar....”
İnternetteki kaset depreminin
HEDEFİ:

¥ Seçimlere birkaç gün kala Bahçeli'nin kaseti patlatılacak, MHP oyları CHP'ye yönlendirilecek.
¥ Kaset tezgahından haberdar olan Demirel, Haberal'ı CHP'ye geçmesi için uyardı.
¥ Doğan medyası Deniz Baykal Kaseti sonrası istifa davullarını olabildiğince çalarken şimdi farklı bir taktik izliyor
¥ Referandum sürecinde MHP'nin ‘hayır' oyuna ikna edilmesinde de bu kasetler ciddi iş görmüş ve referandumda ‘evet' oyu verecek olan cemaatin, karşısında konumlandırmak için işe yaramıştı.
¥ Şimdi bütün bu kaset olayları planlananların sadece başlangıcı... Vesayet sistemlerinin devamı için askeri ve siyasi kişiliklere dönük suikast planlamaktalar.

MURAT ALAN 
Yazar Mesaj
point | Offline 25 Mayıs 2011 Çarşamba 12:00  Baykal’ı tasfiye edenler ile MHP kasetlerini çıkaranlar aynı kişiler
Baykal’ı tasfiye edenler ile MHP kasetlerini çıkaranlar aynı kişiler


MHP'deki Kasetlerle İlgili ÇARPICI İDDİA?

Tansu Çiller’in 1995-99 yılları arasındaki başdanışmanı Hüseyin Kocabıyık'tan şok açıklamalar...

‘Devlet Bahçeli, 1999’da Çiller’in Başbakanlık önerisini reddetti’

‘İnan Kıraç, 1995’de Türkeş ve Çiller’e iki anket verdi, ittifak engellendi’

‘Türkeş seçimlerden sonra Kıraç’ın anketi için ‘kandırıldık’ dedi’

‘Baykal’ı tasfiye edenler ile MHP kasetlerini çıkaranlar aynı kişiler’

‘MHP kaset operasyonunun asıl hedefi Tayyip Erdoğan’dır’

‘2 bin 500 Ülkü Ocağı var, yanlış istikamette Allah muhafaza...’

‘Engin Alan, Anayasa yaptırmamak için MHP’de, başka izahı yok’

‘MHP devletçi bir milliyetçiliğe doğru evriliyor’

TRT Haber’de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Siyasi Analist, Tansu Çiller’in 1995-99 yılları arasındaki başdanışmanı Hüseyin Kocabıyık Rıdvan Memi’nin sorularını yanıtladı.. Hüseyin Kocabıyık, programda çok tartışılacak açıklamalar yaptı, işte o şok açıklamalar!

‘Çiller 99’da Devlet Bahçeli’ye Başbakanlık önerisi iletti’

SETA Vakfı için yazdığı MHP Analizi ile gündeme gelen Hüseyin Kocabıyık, Kozmik Oda proframında bu analiz ve yaşanan son kaset operasyonu çerçevesinde MHP’yi değerlendirdi. Rıdvan Memi’nin, kendisinin yaptığı analiz itibarı ile MHP’nin mevcut yönetimi ile adeta ‘iktidara gelmek istemeyen’ bir profili oluştuğuna dikkat çekmesi üzerine Kocabıyık şok bir anekdot aktardı:

“MHP tabanı son derece dinamik, iktidar talep eden sadece Türkiye iktidarı değil bıraksan dünya iktidarı da talep eden çok son derece ihtiraslı ve son derece dinamik bir canlı bir taban. Ama Devlet Bey’in bir iktidar talebi yok. İktidarı sevmiyor Devlet bey, iktidardan hatta biraz da korkuyor yani ben bunu gözümle canlı bir şekilde gördüm.

Şöyle bir hatıramız var mesela; 1999 seçimlerinde bir sonuç çıktı ortaya. Sonuç neydi; Ecevit yüzde 23 gibi bir oy almıştı. MHP yüzde 18. Doğru Yol 12 ve ANAP 13 aldı. (Toplam milletvekili sayısı 300’dü) Şimdi biz Tansu hanıma dedik ki; efendim yani bu tablo içerisinde niye bir sol iktidar olsun ki? Burada çok rahat bir biçimde sağ iktidar çıkıyor.3 partinin bir araya gelmesiyle. Devlet bey başbakan olsun, Devlet bey son derece düzgün bir insan. MHP liderliğinde bir sağ koalisyon kuralım dedim. Tansu Hanım, Allah var, doğru söylüyorsunuz dedi. Kabul etti ve bizi tam yetkiyle Devlet Bahçeli’ye gönderdi hatta randevuyu da kendisi aldı. Biz, Mümtazer Türköne ile ikimiz gittik Devlet Bey’e. Mesajı aynen bu şekilde ilettik.

‘Bahçeli Başbakanlık önerisini reddeti, ‘Tansu Hanım dinlensin’ dedi’

“Sizi başbakan görmek istiyoruz ve çok açık bir sağ iktidar çıkması lazım buradan. Devlet Beyin o anki yüz ifadesini ben hiç unutmuyorum, hiç hoşlanmadı bu tekliften.

Rıdvan Memi: Nasıl yani? Siz başbakanlık önerisi götürüyorsunuz ?

Hüseyin Kocabıyık: Hiç hoşlanmadı bu tekliften ve rahatsız oldu yani. Ve bunu kabul etmeyeceğini söyledi yani “Tansu Hanım dinlensin biraz” dedi, istemiyorum böyle bir şeyi. Nitekim Ecevit ailesinin bütün o ülkücü camiayı aşağılamalarına rağmen gitti o 2 parti ile ortak oldu. Bunu MHP camiası da biliyor zaten böyle olduğunu.”

‘İnan Kıraç 95 seçimleri öncesinde DYP-MHP ittifakını yanıltıcı anketle önledi’

Kozmik Oda’da MHP’ye yönelik kaset operasyonu konuşulurken, İnan Kıraç’ın CHP’deki kaset operasyonu öncesinde Eski Genel Başkan Baykal ile görüştüğü ve Önder Sav ve ekibinin tasfiyesini istediği iddiası gündeme geldi. Hüseyin Kocabıyık bunun üzerine İnana Kıraç’a ilişkin kendisinin tanık olduğu çok ciddi bir olayı aktardı:

“Benim hafızamda çok yıllardır taşıdığım bir hatırayı canlandırdı.1995 yılında hiç unutmuyorum DYP ile MHP koalisyon görüşmeleri yapıyordu. 95 seçimi öncesi. Tansu Hanım önceleri taraftardı bu DYP-MHP ittifakına. DYP çatısı altında ittifak yapılacaktı. Buna da teşvik eden başta bizdik. Çünkü DYP’nin oy oranını tespit etmiştik, 24-25 gibi bir oy oranı çıkıyordu, iktidar olamıyordu. MHP ile ittifak yapmanız lazım dedik. Tansu Hanım önce bunu kabul etti sonra bir günde bozuldu bu iş. Tansu Hanım’a son güne kadar ben yalvardım. Yapmayın bunu dedim yani bakın hükümeti kaybedersiniz. DYP-MHP ittifakı olsaydı yüzde 30’un üzerinde oy alacaklardı ve bir koalisyon kuracaklardı. Yeniden hükümet olacaklardı. Tansu Hanım dedi ki, yalnız dedi bizim oyumuzun yüzde 29 olduğunu söylüyorlar. Kim söylüyor bunu dedim. İnan Kıraç bir araştırma yaptırmış, o söyledi dedi. Yine son ana kadar ben yalvardım kendisine, şahitler var, zaten kendisi de sonra Tansu Hanım danışmanlarımı dinlemedim diye açıklama yaptı.”

‘İnan Kıraç Türkeş’e de anket götürmüş, Türkeş ‘bizi kandırdılar’ dedi’

“Şimdi bir başka sahne, seçim oldu. DYP birinci parti oldu ama işte yüzde 22 mi 23 mü öyle bir oy aldı. İktidar olamadı tek başına tabi. Şubat ayı falandı, 96’nın Şubat ayı. Rahmetli Türkeş, Kasım Gülek ve ben, Kasım Gülek’in evinde oturuyoruz. O aralar ahbaplık vardı aramızda. Rahmetli Kasım Bey’in kızı Tayyibe Gülek de vardı. Ben rahmetli Türkeş’e sordum. Efendim dedim, bu kadar ittifak yapma lüzumu açıkken niçin bu ittifakı yapmadınız dedim. Rahmetli Türkeş dedi ki, evladım ben bu ittifakı yapmak istedim, Tansu Hanımla güzel bir şey yaparız, iktidar oluruz falan diye de düşündük. Fakat önce Tansu Hanım’ın çevresindeki adamlar, siyasileri kastederek, onlar dedi bu işi sabote ettiler. Sonra da bizi de kandırdılar dedi. Nasıl, kim kandırdı falan dedim, laf genişleyince. İnan Kıraç’ın MHP’nin oyunun yüzde 15 olduğuna dair bir araştırma verdiğini söyledi. İkisini birleştirdiğim zaman İnan Kıraç Bey Ankara’ya geliyor, öğleden evvel MHP’ye bir araştırma veriyor yüzde 15, öğleden sonra DYP’ye bir araştırma veriyor yüzde 29. Yani bir seçim ittifakı yapmanıza gerek yok.MHP ile DYP’nin seçim ittifakı engellendi.”

‘Baykal’ı tasfiye edenler ile MHP kasetlerini çıkaranlar aynı kişiler’

Tansu Çiller’in 1995-99 yılları arasındaki başdanışmanı Hüseyin Kocabıyık'tan şok açıklamalar...





“Deniz Baykal ile ilgili kaseti çıkarıp onun genel başkanlıktan tasfiyesini mümkün kılanlarla MHP kasetini çıkaranlar, üretenler aynı kişiler. Benim kanaatim. Türkiye’de Balyoz darbe planıyla askeri müdahale modelini devreye sokmak istediler bu akamete uğradı. Demokrasi püskürttü bu girişimi. Ardından Ergenekon örgütü sözde meşru kanalları kullanarak hükümeti devirmek istedi. Neydi? Belli başlı iki tane enstrüman kullandılar. Bir tanesi sokağı kullandılar. Hatırlayın, hepimizi aslında etkileyen milyon kişinin geldiği Cumhuriyet mitingleri yaptılar sonra bunun bir hükümet devirme projesi olduğu ortaya çıktı, değil mi? İkinci altına odun attıkları proje neydi? Bir CHP-MHP koalisyonu. Ve sanırım MHP yönetiminin de aklını çelen, bir bakıma onları feraset çizgisinden uyandıran bu iktidar hazırlığı. Yani kurgulanan bu hazırlığa, bunun gerçekleşebileceğine inanmış olmaları.”

‘MHP kaset operasyonunun asıl hedefi Tayyip Erdoğan’dır’

“Geçiyorum şimdi tekrar kaset meselesine. Bakın bu insanlar artık AK Parti hükümetinin meşru yollarla demokrasi üzerinden alaşağı edilmesine bir bakıma mecbur kaldılar. Bunun için CHP’nin güçlenmesi gerekiyordu. Kılıçdaroğlu operasyonuyla CHP bugün yüzde 30’ları zorlayan bir parti oldu. Bir bakıma azami gücüne ulaştı ama bu yetmiyor bunun ikinci bir ayağı MHP. MHP’nin de güçlenmesi gerekiyor, nasıl ki Deniz Baykal -yani bu kaseti planlayanlar böyle düşünüyor yanlış anlaşılmasın- CHP’nin önünü tıkıyor, CHP’yi kısır bırakıyorsa bu insanlar düşünüyorlar ki Devlet Bahçeli de MHP’nin böyle bir CHP-MHP koalisyonu için ihtiyaç duyulan oy yüzdesinin, yani MHP’den beklenen oyun önünü kestiğini düşünüyorlar. Ve birinci hedefi Devlet Bahçeli’yi indirmek. Hem Devlet Bahçeli’yi indirip MHP’nin sokağa inmesinin önünü açacaklar, bakın unutmayın Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir ülkesinde, bir etnik gerilim varsa bunun bir tarafı sokağa inmişse Kürt hareketi sokağın üzerinden oyunu yükseltiyor. Bu MHP’ye dönük kaset operasyonunun asıl hedefi Tayip Erdoğan. Asıl hedef orası. Çünkü bunu tertip eden insanlar Tayip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin daha uzun süre iktidarda kalacağını düşünüyorlar. Eğer bir şey yapmazlarsa. Tayip Erdoğan’ı ancak bir istikrarsızlık ortamı bir dahaki seçimde indirir.”

‘2 bin 500 Ülkü Ocağı var, yanlış istikamette Allah muhafaza...’

Kozmik Oda’da Rıdvan Memi’nin ‘MHP’nin dışında kaldığı ve BDP’nin 25-30 bağımsız milletvekili ile gireceği meclisin yapacağı anayasa hukuken değil ama siyaseten meşru olur mu ?’ sorusuna Hüseyin Kocabıyık’ın yanıtı şu oldu:

“Belki meşru olur ama millet iradesini temsil bakımından özürlü olur. Çok açık bu. Ciddi çatışmaya dönüşür tabi. Devlet Bahçeli bugüne kadar gerçekten, ülkücüleri sokağa döküp Türkiye’de bir istikrarsızlaşma sürecinin başlatılmasına mani olan adamdır. Burada bir sağduyu, büyük bir feraset örneği göstermiştir. Bunun bir kere ortaya konması lazım.

İkincisi, Türkiye’de AK Parti karşıtlığı anlamında söylüyorum, sokağı hareketlendirecek, sokağa egemen olacak, sokağı Türkiye’nin istikrarsızlaştırması için kullanacak iki tane diri, canlı hareket var; birisi Kürt hareketi, bir tanesi de ülkücüler. MHP’nin…Türkiye’de her gün 2 bin 500 tane ülkü ocağının kapısı açılıyor, ışığı açılıyor ve yüz binlerce genç buraya girip çıkıyor. Yani hiç kimse bunu unutmasın. Yani MHP çok önemli bir partidir ve mecliste de olmalıdır derken yani bu potansiyel Allah muhafaza yanlış bir istikamete sevk edilirse buradan çok büyük bir bela çıkar, Türkiye’nin son günlerde uğraştığı meseleler bağlamında söylüyorum.”

‘Engin Alan yeni Anayasa yaptırmamak için MHP’de, başka izahı yok’

“Engin Alan, Balyoz Darbe Girişimi sanığı, şuanda yargılanıyor. Daha ötesi var; başörtülülerin fişlenmesi konusunda yani neredeyse belgeleri ile kendiside kabul ediyor zaten ortada olan bir şey. Burada ilginç olan şey şu; MHP, Ergenekon örgütüne, bu tür darbe girişimlerine, MHP’yi sokağa çekmek isteyenlere ve kullanmak isteyenlere her zaman kesin bir tavır almış bir partidir, mesafeli durmuş bir partidir. Öbür taraftan başörtüsü konusunda AK Parti’yi zorlayacak biçimde anayasa değişikliği desteği vermiş bir parti. Bu iki konuda da şuanda sanık olan bir emekli subayı aday yapıyor yani MHP’nin dünkü siyasi davranışları niçin değişti? Şimdi bana göre seçimden sonra MHP pozitif bir milliyetçilik üzerinden sisteme olumlu bir şekilde katkıda bulunmak, demokratik sisteme katkıda bulunmak yerine maalesef bana göre 12 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’de anayasa yaptırmamak ve Kürt meselesi üzerinden bir siyaset yapmak için kendini hazırlıyor yoksa Engin Alan’ın niye MHP’de olduğunun başka türlü bir izahı yok yani böyle bir seçim sonrası sert siyaset hazırlığı var sanki yani siyasetçiler bunu kendileri planlarlar, bu tür gelecek bir takım senaryoları yaparlar kendileri için. Bu işler veya işlemez çünkü başka türlü şuan bir izah getiremiyoruz niye Engin Alan var ?”

‘MHP devletçi bir milliyetçiliğe doğru evriliyor’

“Şimdi yeniden milliyetçilik fikriyatını zenginleştiremediği gibi çağın gelişmelerine uygun olarak yeniden tanımlamadığı gibi milliyetçiliği çok kötü bir alana çekmeye başladılar yani 12 Eylül 1980’de o yaşadıkları, devletten gördükleri ağır davranış ve yaşadıkları travmadan sonra MHP daha toplum merkezli milliyetçiliğe yaslanmış. Daha demokrat, devletle millet arasında bir tercih yaptığında milletin safında yer alan bir milliyetçilik anlayışı. Milliyetçilik zaten özünde çok demokratik bir fikriyattır ama şimdi kırılma orada ortaya çıkıyor zaten. MHP devletçi bir milliyetçiliğe, devleti önceleyen, devletin korkularını, kaygılarını öne çıkaran bir milliyetçiliğe doğru eviriliyor. Bakın Devlet Bey’in konuşmalarına, cümlesindeki kullandığı 3 kelimeden bir tanesi; hain, vatan haini, yıkılıyoruz, bölünüyoruz her şey de bölünüyoruz, parçalanıyoruz ifadelerini kullanıyor. Böyle bir siyaset olur mu? Korkutarak, korku üzerine kurulmuş bir siyaset olur mu ?”
 
>Yanıtla<
>Cevap Yaz
 


online ziyaretçi: 34986
online üye: 0
 
Telif hakkı saklıdır © 2000-2024 Eskişehir Reklam
Eskişehirliyiz.biz Anasayfa | Giris Sayfan Yap | Sık kullanılanlara ekle| WebMaster Kodu | İletişim  
eskişehir

eskisehir@eskisehirreklam.com