Eskişehirliyiz.biz Ana Sayfa Eskişehir Apart Yurt Rehberi  
Üye Ol Üye Giriş
Eskişehir Forum Tartışma Platformu
www.eskisehirliyiz.biz
Ana Sayfa      
 
Forum

>yeni konu aç<  |  forum ana sayfa -- > Sağlık -- > Sigara

>Yanıtla<
>Cevap Yaz
Sigaraya veda edebilirsiniz (6) Akciğer kanseri ve sigara ilişkisi
Yazar Mesaj
adsoyad | Offline 28 Aralık 2008 Pazar 20:56  Sigaraya veda edebilirsiniz (6) Akciğer kanseri ve sigara ilişkisi

Türkiye'de her yıl 50 bin kişi akciğer kanserine yakalanıyor. Ailede bu hastalığın görülmesi, asbest tozuna maruz kalmak ve sigara tiryakiliği hastalık riskini artıyor

Sigara ve akciğer kanseri arasındaki ilişki ile akciğer kanserinin tedavisi konusunda merak edilenleri Prof. Dr. Yalçın Karakoca yanıtladı.


Akciğer kanseri ne kadar sıklıkta ortaya çıkar? Ülkemizde ne kadar sıklıkta görülüyor?
Akciğer kanseri yaygın bir hastalıktır. Erkeklerde, tüm dünyada en çok öldüren kanser türü. Ülkemizde yılda 50 bin kişi akciğer kanseri hastalığına yakalanmakta. Kalp-damar hastalıklarından sonra ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alır.

Akciğer kanserinin nedenleri nedir? Nasıl korunabiliriz?
Akciğer kanserinin başlıca nedeni sigaradır. Tüm akciğer kanserlerinin yüzde 80-90'ı tek başına sigaraya bağlıdır. Ailede akciğer kanseri olması, akciğer kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Ayrıca asbest denen tozlarla uğraşan işlerde çalışan kişilerde, çeşitli kimyasal maddelerle çalışılan işkollarında çalışanlarda, daha önce akciğerden hastalık geçirenlerde akciğer kanseri riski artmakta. Akciğer kanserinden korunmak en büyük risk faktörü olan sigaranın bırakılması ile sağlanabilir.

Bu kanserin belirtileri nedir?
Karakteri değişen veya geçmeyen öksürük, öksürükle kanlı balgam veya kan gelmesi, şiddeti giderek artan nefes darlığı, geçmeyen veya tekrarlayan zatürree ve enfeksiyonlar gibi hava yolunda gelişen tümörün direkt etkilerine ait belirtiler görülebileceği gibi; kilo kaybı, halsizlik, iştahsızlık gibi genel bulgular ya da kan yolu ile diğer organlara yayılımına bağlı belirtiler görülebilir: Yaygın kemik ağrıları, baş ağrıları veya sara nöbeti gibi...

Günümüzde akciğer kanserinin tedavisi mümkün müdür?
Akciğer kanserlerinde tedavi kanserin türü ve evresine (yaygınlığı) göre belirlenir. Bu nedenle öncelikle belirtmek gerekir ki, tedavi yaklaşımı açısından akciğer kanserleri ikiye ayrılır: Küçük hücreli dışı akciğer kanserleri ve küçük hücreli akciğer kanserleri. Küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde cerrahi en uygun tedavi seçeneğidir ve tam tedavi sağlar. Ancak cerrahi tedavi için tümörün yerleşimi veya yaygınlığı uygun olmalıdır.
Yerleşimi ve yaygınlığı nedeniyle cerrahi şansını kaybetmiş hastalara dünyada standart olarak 'Multimodalite tedavi prensipleri' içerisinde yaklaşılır ve başlıca üç yöntem uygulanır; radyoterapi, kemoterapi, terapötik (girişimsel) bronkoskopi.

Multimodalite tedavi prensipleri derken neyi kastediyorsunuz?
Hastanın kemoterapi ve radyoterapi tedavileri yanı sıra yaşam kalitesini artıran, aynı zamanda yaşam süresine de olumlu etkileri olan, destekleyici olarak nitelendirilen tedavi yöntemlerinin tümünün bir arada değerlendirilerek uygulanmasıdır. Akciğer kanseri hastalarında büyük oranda izlenen hava yolu tıkanmaları, yaşam kalitesini düşürmesinin yanı sıra ölüm nedenlerini de oluşturabiliyor.

'Stent' takılıyor

Girişimsel bronkoskopi nedir?
Solunum yollarında tıkanmaya neden olan türdeki tümörlerin ve darlıkların, lazer, argon plazma koagülasyonu, elektrokoter, kriyoterapi, fotodinamik terapi, stent yerleştirilmesi gibi tekniklerle tedavi edilmesidir.

Genel anestezi altında bronkoskop ile soluk borusuna girilerek uygulanan bu işlemde hava yollarını içeriden tıkayan mevcut tümör lazer, argon plazma koagülasyonu, elektrokoter, kriyoterapi, fotodinamik terapi tekniklerinden biri veya birkaçı ile ortadan kaldırılır. Tümörün tekrar büyümesi ihtimali veya hava yoluna dışarıdan bası mevcutsa 'stent' adı verilen içi boş, boru şeklinde araçlar yerleştirilerek hava yolunun bütünlüğü ve açıklığı sağlanır.

Türkiye'de multimodalite tedavi prensipleri ve girişimsel bronkoskopi uygulanıyor mu?
Ülkemizde kanser tedavisinden bahsedildiğinde akla gelen tedavi seçenekleri kemoterapi ve radyoterapidir. Ne yazık ki dünyada 20 yıldan beri standart olarak uygulanan girişimsel bronkoskopik yöntemlerin ülkemizde yerleşmesi ve uygulanması henüz başlangıç aşamasındadır. Sadece Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gerçek anlamda girişimsel bronkoskopi ünitesi mevcuttur.

Ancak son yıllarda dünya standartlarına erişebilmek ve kemoradyoterapinin etkinliğini artırabilmek amacı ile gelişmiş merkezlerde yeni uygulanmaya başlayan girişimsel bronkoskopi de hekimler ve hastalar arasında düşünce bazında yaygınlaşmaya başlamıştır. Girişimsel bronkoskopinin hastalar tarafından daha iyi bilinmesi ve hekimler arasında yaygınlaşması amacıyla 'Akciğer Kanseri ve Bronkoloji Derneği' adı altında bir organizasyon kurduk. Çünkü uygulamanın yapılabilmesi için her şeyden önce eğitimli ve kalifiye bir hekim kadrosu ile dünya standartlarında bir girişimsel bronkoskopi ünitesi gereklidir.


Hedef, rahat soluk almak

Bu yöntemin akciğer kanseri hastalarına katkısı nedir?
Akciğer kanseri hastalarının üçte birinde henüz tanı aşamasında, üçte birlik bir bölümünde ise ilerleyen bölümünde ana hava yolu tıkanıklığı ve bu tıkanıklığa bağlı komplikasyonlar görülür.

Tıkanıklığa bağlı iyileşmeyen zatürreenin yanı sıra, ani kanama veya tıkanıklık nedeniyle boğularak ölüm vakaları dahi görülebilir.

Mevcut tıkanıklığa neden olan tümörün tedavisi, bu bağlamda hayat kurtarıcıdır. Aynı zamanda, nefes tıkanıklığı tedavi edilen hastalara, rutin olarak aldığı kemoterapi ve radyoterapi tedavileri konusunda da büyük bir destek sağlanmış olur.


Girişimsel bronkoskopi açık bir cerrahi işlem mi? Tedavi sonrası hastalar neler yaşıyor?
Girişimsel bronkoskopi açık bir cerrahi işlem değildir. Genel anestezi altında yapılan endoskopik bir müdahaledir. Bu nedenle hastanın performansını olumsuz yönde etkilememekte. Tıkanıklığa bağlı genel durumu bozuk olan hastaların tekrar rahat nefes almasını sağladığından tedavi sonrası çarpıcı derecede iyileşme gözlenebilir. Hatta tıkanıklık nedeniyle solunum cihazına bağlanan hastaların işlem sonrası ertesi günü taburcu edilmeleri ve rutin yaşamlarına dönebilmeleri mümkündür.


Nefes yolu açık olmalı

Akciğer kanseri hastalarında girişimsel bronkoskopi, kemoterapi ve radyoterapiden önce mi, sonra mı uygulanmalıdır?
Hastanın durumuna göre değişebilir. Ana hava yolu tam tıkalı olan hastalarda kemoterapi veya radyoterapiden önce uygulanması daha doğru. Ancak kemoterapi ve radyoterapi tedavilerini almış ve daha sonradan tıkanıklığı belirlenmiş hastalarda da uygulanmalıdır. Bu tedavi radyoterapi ve kemoterapinin bütünleyici tedavisidir.


Kemoterapi yetmezse...
Özellikle kemoterapi 2-3 kür sonrasında hâlâ yanıtsız ise devam edilmesi hastaya yarar sağlamaz. Bu durumda tedavinin tekrar gözden geçirilip, radyoterapi ve girişimsel bronkoskopinin, olgunun özelliğine göre gündeme gelmesi gereklidir. Bu nedenle akciğer kanseri hastalığı tedavisi bir bütün olarak ele alınmalı ve her akciğer kanseri olgusunun mevcut tedavilerden hangi aşamada, hangisinden yararlanabileceği saptanmalıdır. Bu amaçla rutin olarak hastanın bronkoskopik kontrolleri yapılmalı.

Girişimsel bronkoskopi akciğer kanseri dışında sigarayla gelişen başka akciğer hastalıklarında da uygulanabilir mi?

Elbette. Örneğin kanser dışında diğer bir uygulama grubunu iyi huylu tümörler ve PETS (post entübasyon trakeal stenoz) vakaları oluşturur. Bu vakalar, herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle, kalp krizi, cerrahi operasyonlar, yoğun bakım tedavisi gerektiren enfeksiyon gibi, yoğun bakım ünitesinde solunum cihazına bağlı olarak takip edildikten sonra iyileşen ve taburcu olan hastalardır.

Zaman içinde, özellikle de ilk iki ay, soluk borusu daralarak ve büzüşerek hastanın boğulma derecesine gelmesine neden olabilir. Bu tür vakalarda cerrahiye alternatif olarak, girişimsel bronkoskopik yöntemler uygulanarak lazer ve balon yardımıyla darlık giderilerek stent yerleştirilir ve hasta sağlığına kavuşur.

Bu tedavi ile cerrahiye gerek kalmadan iyileşme sağlanmasının yanı sıra hava yolu bütünlüğü korunmuş ve ileride olabilecek risklere karşı ikinci bir cerrahi müdahale yolu açık tutulmuş olur. Bize gelen sorular arasında sıklıkla karşılaştığımız; astım, KOAH gibi solunum yollarının daralması ve nefes darlığı ile seyreden hastalıklarda bu tedavinin uygulanıp uygulanamayacağıdır. Girişimsel bronkoskopinin bu hastalıkların tedavisinde yeri yoktur. Bu rahatsızlıklar medikal tedavi seçeneklerine yanıt verirler.

Bizim ülkemizde uygulanan tedavilerden farklı olan yöntem hangisiydi?
Yılların getirdiği bir alışkanlıkla ülkemizde akciğer kanseri teşhisi konulan hastalar kemoterapi ve radyoterapi döngüsüne girmektedir. Hastalardan az bir kısmı gerçek anlamda fayda görmekte.
Akciğer kanserinin kemoterapi ve radyoterapi dışında hastanın yaşam süresi ve kalitesini etkileyecek diğer yöntemlerin uygulanamadığı dikkati çekmekte. Kemoterapinin akciğer kanseri dışındaki kanserlerde başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlamasına karşın, akciğer kanserinde son 20 yıldır geliştirilen onca yeni ilaca rağmen hastalara fazlaca bir yarar sağlamadığı ortada.

Kemoterapinin bir akciğer kanseri hastasında etkili olup olmadığının iki kürlük bir tedavi sonucunda anlaşılabilir bir durum olduğunun bilinmesine rağmen ölene kadar hastalara uygulanması düşündürücüdür. Akciğer kanseri hastaları yavaş yavaş bir tükeniş içinde oldukları için kendilerini tüketen asıl etkenin ne olduğunu anlama fırsatı bulamazlar. Solunum yolundaki ani tıkanıklık ve büyük hava yollarının kapanması hastalarda panik yaratırken küçük solunum yollarındaki ilerleyici tıkanma ve bunun yol açtığı enfeksiyonlar hastalarda daha sinsice ölümü hazırlayan nedendir.


'Bütüncül' tedavi
İşte akciğer kanseri hastaları genellikle bu ikinci durumun ya farkında değildir veya doktorları tarafından da bazen fark edilmeyen bu durumun ciddiyetini anlayamazlar. Yurtdışı ile ülkemizde akciğer kanseri hastalarının takibi bu noktada ayrılmakta. Bronkoskopi ile teşhis edilen hastanın bronkoskopik takibini periyodik olarak yapan göğüs hastalıkları uzmanı aynı zamanda akciğer kanseri hastasının tedavisini düzenleyen ve yönlendiren bir orkestra şefi gibi davranmalıdır.

 
>Yanıtla<
>Cevap Yaz
 


online ziyaretçi: 2120
online üye: 0
 
Telif hakkı saklıdır © 2000-2024 Eskişehir Reklam
Eskişehirliyiz.biz Anasayfa | Giris Sayfan Yap | Sık kullanılanlara ekle| WebMaster Kodu | İletişim  
eskişehir

eskisehir@eskisehirreklam.com