Erdoğan: Sosyal medya şirketlerinin baskısına boyun eğmeyeceğiz - Eskişehir Haber

Eskişehir Magazin

Erdoğan: Sosyal medya şirketlerinin baskısına boyun eğmeyeceğiz

Erdoğan: Sosyal medya şirketlerinin baskısına boyun eğmeyeceğiz
Yayınlama: 14 Ocak 2021 Perşembe
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği 2019 Yılı Medya Oscar Ödülleri Töreni’nde konuştu.

“KORONAVİRÜS SALGINIYLA BERABER DİJİTALLEŞMEDE YENİ BİR SAFHAYA GEÇİLDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dijitalleşmeyle hayatın her alanında olduğu gibi iletişimde de köklü değişiklikler yaşandığını belirterek, insanlığın merkezinde teknolojinin yer aldığı yeni bir hayat biçimine doğru yol aldığını, bir önceki kuşağın hayal dahi edemediği pek çok imkâna bugün teknoloji sayesinde saniyeler içerisinde ulaşabildiğini anlattı.

“Ben buna adeta bir teknolojik faşizm diyorum, böyle bir yapıyla karşı karşıyayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınıyla beraber de dijitalleşmede yeni bir safhaya geçildiğini, eve kapanma zorunluluğu, teknolojinin günlük hayattaki yerini hiç olmadığı kadar artırdığını söyledi.

Hayatın rutin düzeninin kısmen de olsa devam ettirmesinde teknolojinin katkısının inkâr edilemeyeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimden kamu hizmetlerinin sürdürülmesine kadar birçok alanda teknolojinin sağladığı kolaylıklar olduğu gibi beraberinde ciddi riskler de getirdiğini vurguladı.

“HAYATIMIZIN HİÇBİR DÖNEMİNDE OLMADIĞI KADAR ÇOK DEZENFORMASYONA MARUZ KALIYORUZ”

Dijital ağların bir yandan demokratik mecraları çeşitlendirirken, diğer yandan siber zorbalık, siber terör ve yalan haber gibi kavramları da gündeme getirdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar çok dezenformasyona maruz kalıyoruz. Bilhassa sosyal medyada yayılan haberlerin kahir ekseriyetini düzmece haberler oluşturuyor. Son günlerde yaşanan dramatik hadiselerin bu bakımdan önemli olduğuna inanıyorum. Amerikan seçim sonuçları ekseninde süren tartışmalar bizimde bir süredir dile getirdiğimiz bir taraftan teknolojik dedim, diğer taraftan da dijital faşizmin nerelere kadar uzanacağını gözler önüne sermiştir. Bakınız burada sadece sosyal medyanın denetimsizliğinin yol açabileceği toplumsal kargaşalardan bahsetmiyorum, asıl tehlikeli olan sosyal medya tröstlerinin siyasete ve özgürlüklere yönelik keyfi ve aleni müdahale cesaretlerinin artmasıdır. Demokrasiyi, demokratik kurumları hedef alan şiddet eylemlerini elbette mazur göremeyiz. Ancak hiçbir hukuki dayanağı olmadan insanların iletişim kanallarının kapatılmasını da kabul edemeyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya şirketlerinin devletlerin vatandaşlarını koruma amacıyla attığı adımlara verdikleri tepkileri de gayet iyi bildiklerini sözlerine ekleyerek, bu sosyal medya şirketlerinin Türk mahkemelerinin terörü ve şiddeti öven hesaplarla ilgili kararlarının hiçbirini uygulamadıklarının altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör örgütü mensuplarına sergiledikleri müsamahayı bu katillerin canını yaktığı insanlara göstermediler. Sosyal medya linçine uğrayan insanların mağduriyetini giderecek hiçbir çabanın içine girmediler. Daha da vahimi, içeriği, gayesi, çerçevesi ne olursa olsun tüm hukuki düzenlemeleri özgürlüklere müdahale yaygarasıyla sabote ettiler” diye konuştu.

“83 MİLYONUN TAMAMINA KARŞI SORUMLUYUZ”

Türkiye’nin Gezi olaylarından başlayarak bugüne kadar sosyal medya şirketlerinin birçok keyfiliğine maruz kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yapılara karşı vatandaşımızı ve demokrasimizi savunduğumuz için başta muhalefet partileri olmak üzere acımasızca eleştirildik. Ancak geldiğimiz noktada dijital diktatörlüğe ve siber zorbalığa karşı verdiğimiz hukuk mücadelesinin önemini daha iyi anlıyoruz. İyi ki bu meseleyi çok erkenden gündemimize almışız diyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konunun altını çizmek istediğini söyleyerek şöyle devam etti: “Devletin görevi vatandaşlarının özgürlüğünü korumak, güvenliği, huzurunu, hak ve hukukunu temin etmektir. Biz genci yaşlısıyla 83 milyonun tamamına karşı sorumluyuz. Nasıl ülkemiz sınırları içinde teröre izin vermiyorsak sanal dünyada da terör propagandasına, terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz. İnsanların tacize uğradığı, dolandırıldığı, onurlarının kırıldığı, linç edildiği, her türlü haklarının çiğnendiği bir sanal dünyaya asla teslim olmayacağız. Özgürlük kılıfı altında Türkiye’yi yalan haberin, iftiranın, hakaretin, tehdidin, provokasyonların kol gezdiği bir iklime terk etmeyeceğiz. İnsanımızın hak ve hukukunu gözetmede kendilerini hukukun üstünde göre sosyal medya şirketlerinin baskılarına boyun eğmeyeceğiz. Burada bir ofis kurma, ama buradan reklamlarla, her şeyiyle paraları al topla ve Türkiye’yi adeta bir soygun cennetine çevir; yok böyle şey. Bak şimdi cezalar kesilmeye başlayınca, onlar da kuzu olmaya başladılar. Ödeyeceksin, Batıda nasıl ödüyorsan, burada da ödeyeceksin.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçlarla bir taraftan millî ve yerli alternatif geliştirirken diğer taraftan hukuki düzenlemeleri kararlılıkla hayata geçirdiklerini söyledi.

Vatandaşların can ve mal emniyetine gösterdikleri hassasiyetin aynısını verilerinin korunmasında da gösterdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı” diyerek başlattıkları çalışmada önemli bir mesafe alındığını, çalışmaları daha da hızlandıracaklarını açıkladı.

“BUGÜN DAHA RENKLİ, DAHA ÇOĞULCU BİR MEDYA YAPISINA SAHİBİZ”

Veri mahremiyetine dair farkındalık yükseldikçe millî teknolojilere yönelimin de arttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yabancı uygulamaların kişisel veriler konusundaki çifte standartları, BİP gibi millî anlık mesajlaşma uygulamalarının kullanımı yaygınlaşıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu alanda yerli ve millî altyapımızın gücünü arzu ettiğimiz seviyeye çıkartacağımıza inanıyorum. İnşallah yerlisini, millîsini biz de kuracağız, zaman yakın” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyanın toplum adına kamuoyu oluşturan bir kuvvetten ziyade kendisini siyasetin, yargının, yasamanın yerine koyan bir anlayışa sürüklenmesinin de en büyük zararının yine medyaya olacağı uyarısında bulunarak sözlerini şöyle tamamladı: “Darbe dönemlerinde Türk medyasının nasıl kötü bir görüntüye sürüklendiğini hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. Ayrıcalıklarını kaybedenler rahatsız olsalar da bugün daha renkli, daha demokratik, daha çoğulcu bir medya yapısına sahibiz. Hâlen eksikliklerimiz yok mu? Elbette var. Bu eksiklikleri de gidermenin yollarını arıyoruz. Kaleminin ve mesleğinin hakkını verenlerin sayısı arttıkça inşallah Türk medyasındaki kötü hatıraların izleri de silinecektir. Siyah beyaz yıllardan geleceğe uzanan bir çınar olan Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği’nin bu konuda önemli bir rol oynamaya devam edeceğine inanıyorum. 2019 yılı Medya Oscarlarına layık görülen basın mensuplarımızı ve kuruluşlarımızı tekrar tebrik ediyorum. Her birinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”

'Sanal dünyaya asla teslim olmayacağız'

- Devletin görevi vatandaşlarını özgürlüğünü korumak, güvenliği, hak ve hukukunu temin etmektir. Nasıl ülkemiz sınırları içinde teröre izin vermiyorsak, sanal dünyada da terör propagandasına terörün zemin kazanmasına müsaade edemeyiz. İnsanların linç edildiği, her türlü haklarının çiğnendiği bir sanal dünyaya asla teslim olmayacağız.

- Özgürlük kılıfı altında Türkiye'yi yalan haberin, hakaretin, iftiranın kol gezdiği bir iklime terk etmeyeceğiz. İnsanımızın hak ve hukukunu gözetmede kendilerini hukukun üstünde gören sosyal medya şirketlerinin baskılarına boyun eğmeyeceğiz. 

- Bak şimdi cezalar kesilmeye başlayınca onlar da kuzu olmaya başladılar, ödeyeceksin. Batı'da nasıl ödüyorsan burada da ödeyeceksin.

- Türkiye'nin verisi Türkiye'de kalmalı diyerek başlattığımız çalışmalarda önemli mesafe aldık. Son dönemde bazı uluslararası şirketlerin de içinde yer aldığı skandallar bu konuda dikkatli olmamız gerektiğini göstermiştir. Yerli ve milli altyapımızın gücünü arzu ettiğimiz seviyeye çıkartacağımıza inanıyorum, inşallah yerlisini, millisi biz de kuracağız. Zaman yakın.

- Medyanın kendisini siyasetin, yargının, yasamanın yerine koyan bir anlayışa sürüklenmesinin en büyük zararı kendinedir. Darbe dönemlerinde Türk medyasının kötü bir görüntüye sürüklendiğini hatırlıyoruz. Bugün daha demokratik, daha çoğulcu bir medya yapısına sahibiz. Halen eksiklerimiz yok mu? Elbette var. Bunları da gidermenin yolunu arıyoruz. Kaleminin ve mesleğinin hakkını verenlerin sayısı arttıkça inşallah Türk medyasındaki kötü izlerin hatırası da silinecektir. Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği'nin bu konuda önemli bir rol oynamaya devam edeceğine inanıyorum. Her birinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

'

Gönderen: haberler



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024