Gittim ben, sizde gelin çocukluğumuza - 1 - Eskişehir Haber

Eskişehir Güncel

Gittim ben, sizde gelin çocukluğumuza - 1

Gittim ben, sizde gelin çocukluğumuza - 1
Yayınlama: 25 Ocak 2024 Perşembe
A+
A-

Gittim ben, sizde gelin çocukluğumuza - 1

İlçe /Malıç kökenli olmaktan hep gurur /onur duydum… Lise tahsilim için Eskişehir'e geldiğimde bambaşka bir dünya ile karşılaşmıştım… Şehir hayatı başkaymış…
15 yaşına kadar gözü kapalı yürüdüğüm yollar, cadde ve sokakların yanı sıra hemen her şey değişmişti… Değişen dünyamdı aslında… En çokta insanlardı değişen…

GÖVDESİ MİNİK İL ESKİŞEHİR…

Eskişehir'imizin ilçeleri küçücüktür… İlçelerimizin köy ve beldeleriyle birlikte nüfusu Kent merkezinin % 10'nunu bile teşkil etmez… Gerisini siz düşünün…

Sizi bilmem ama /Benim tabirimle kafası kocaman, gövdesi minicik bir ildir Eskişehir..

Çocukluğumuzda toplu taşıma nedir bilmezdik mesela… Ulaşım demek, yürümek demekti… Eskişehir'de işi olanlar günübirlik Otobüs ile gider /dönerdi…


Hayata gözlerimizi açtığımızda sürü sürü koyunlarımız, süreleri güden Mesut amcamız, nam-ı diğer Çoban Mesut ve çil Ali amcamız vardı… Evimizde hangi yemek varsa, hangi aş kaynamışsa o gün onu gönderirdi çobanlarımıza annem… Ve ben onlarla soğan ekmek yemeye bile
bayılırdım…

Ağılımız vardı (Çepişören'de) kışın Seben'den kışlaklar gelir kalırdı… Bazen evde ağırlardı anne/babam aileleri…

Çocuk yaşta gelen /bu işlerde yardım eden, yöremizde 'bekar' denen Resul abimiz vardı… /Domya'lıydı… (Çatacık yöresi) İlkokuldan sonra dahil olmuştu ailemize… Yıllarca hizmet etti köyüne döndü… (Ekmek parası için kestiği devrilen ağacın altında kaldı vefat etti)

ÇOCUKLUĞUMUZDA…

Ayrıca evimizin yanında bulunan bilmem kaç tokalı ahır (damımız) damda büyükbaş hayvanlarımız vardı… Annem etinden /sütünden faydalandırır, eşe dosta bile dağıtırdı… Süt makinası vardı /manuel… Az süt çekmedik… Hazneye süt koyarsınız /bir taraftan kaymak akardı diğer taraftan süt…

Kuzu, oğlak, buzağının yanı sıra kaz, tavuk, ördekler yaşamımızın bir parçasıydı…

Kuzulama döneminde neredeyse her sabah, gece /yeni doğmuş kuzu sesi ile başlardım güne…

Düşünsenize gece koyun kuzuluyor, anne /babanız onu üşümesin diye eve getiriyor… Özellikle kışın sobanın olduğu yer, yani bizim uyuduğumuz /yatağınızın başucunda kutunun içinde kuzu… Düşünsenize kuzu sesiyle başlıyorsunuz güne…

Şimdilerde tahayyül etmek bile zor değil mi? Belgesellerde bile izlenemiyor artık…

Güvercinlerim vardı mesela… Saraklı, paçalı, tepeli, perçinli birbirinden seçkin 50'ye yakın evcil güvercin… Gecenin bir yarısı üşenmez (babamı uyandırmadan) annem ile birlikte dama gider/yumurtadan güvercin yavrusu çıkmış mı kontrol ederdik…

MİHALIÇÇIK TAŞIYICILAR KOOPERATİFİ…

Kamyonumuz vardı ayrıca /Ağabeyim lise sonrası kazandığı TSK yerine ilçede kalmayı tercih etmişti… Nakliye işleri ile uğraşıyordu… Nakliye demişken Mihalıççık Taşıyıcılar kooperatifine değinmeden geçmek olmaz…

O yıllar Eskişehir yöresinde parmakla gösterilirdi… Kooperatif lokali almazdı adamları… Samimiyet yüklü /kocaman yürekli dağ gibi adamlardan oluşan koskoca Mihalıççık Taşıyıcılar Kooperatifi vardı bir zamanlar… Şimdi bir tek kamyoncu kalmadı… Kalan birkaç tanesi de Eskişehir'de mücadele ediyor…

İKİ YIL, İKİ ASIR GİBİ…

Taşıyıcılar Kooperatifi yanında Sebze, kil /kireç ve küçük bir bakkaldan oluşan bitişik nizam küçük dükkancıklarımız vardı…

Çocuk yaşta esnaflık öyle bir cezbetmişti ki beni ( rahmetli babamın da desteğiyle ) 2 yıl okula ara vermiştim… İnsanların hayatlarında dönüm noktaları vardır ya hani… Her birimizin olmuştur… İşte o yıllar benim hayatımdaki belki de en önemli dönüm noktalarındandı… Hayatımızda ve ruhumuzda derin izler bırakmıştır o iki yıl /iki asır gibi…

HÜSEYİN GÜVEN30.03.2018






Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024