Genetik Yatkınlık Profiliyle İlaç Harcamalarında %80 Tasarruf Mümkün! - Eskişehir Haber

Eskişehir Sağlık

Genetik Yatkınlık Profiliyle İlaç Harcamalarında %80 Tasarruf Mümkün!

Genetik Yatkınlık Profiliyle İlaç Harcamalarında %80 Tasarruf Mümkün!
Yayınlama: 20 Temmuz 2025 Pazar
A+
A-

Kişiye Özel Tedavide Başarı %99,5'e Yakın!

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Muhsin Konuk, kişiye özel tedavi ve farmakogenetik biliminin önemine dikkat çekerek, tıbbın geleceği olarak kabul edilen bu alanda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Konuk, "Aynı ilacı, aynı hastalık için üç farklı genetik yapıdaki insana verdiğinizde tamamen farklı sonuçlar alırsınız" diyerek, genetik profilin ilaç etkinliğindeki kritik rolünü vurguladı. Konuk, "Hastaların genetik profillerine bakılarak tedavi yapıldığında başarı oranı yüzde 99,5'e ulaşıyor" şeklinde konuştu.

Türkiye’nin ilk uygulamalı farmakogenetik laboratuvarının Üsküdar Üniversitesi’nde kurulduğunu ve aktif biçimde analizlere başlandığını anlatan Prof. Dr. Konuk, özellikle nöropsikiyatrik hastalıklar (bipolar bozukluk, otizm, şizofreni, Alzheimer, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar) üzerine odaklanan birçok bilimsel çalışma yürütüldüğünü belirtti.

Prof. Dr. Konuk, sadece 2 ml kandan elde edilen bireylerin ilaçlara olan genetik yatkınlık profiliyle devletin ilaç harcamalarının yaklaşık yüzde 80’inin önlenebileceğinin altını çizdi.

İlaçlar Vücudumuzda Nasıl Çalışıyor? Genetik Yapı Neden Önemli?

Farmakogenetiğin, kişilerin genetik yapılarının dışarıdan aldıkları ilaçlara nasıl tepki verdiğini inceleyen bir bilim dalı olduğunu belirten Prof. Dr. Muhsin Konuk, "Aldığımız ilaçlar vücudumuza girdiği gibi doğrudan kullanılmıyor. Özellikle karaciğerimizdeki Sitokrom P450 adlı gen ailesinin ürettiği proteinler, bu ilaçları vücudumuzun kullanabileceği aktif moleküllere dönüştürüyor. Bu proteinlerin çalışma hızı da kişiden kişiye değişiyor" dedi.

Konuk, bir kişinin enzimlerinin ilacı çok hızlı metabolize etmesi durumunda ilacın etkisiz kalacağını, normal düzeyde metabolize etmesi durumunda düşük dozun bile yanıt oluşturacağını, yavaş metabolize etmesi veya hiç edememesi durumunda ise ilacın hiçbir etkisi olmayacağını açıkladı. Bu nedenle genetik profillerine bakılarak yapılan tedavilerde başarı oranının yüzde 99,5'e ulaştığını vurguladı.

Sağlık Harcamaları Azalabilir, Koruyucu Hekimlik Öne Çıkabilir

Mevcut durumda hastalara aynı ilaçla yapılan tedavinin başarı oranının yüzde 20 olduğunu belirten Prof. Dr. Konuk, kaynakların yüzde 80'inin heba olduğunu ve ciddi masraflara yol açtığını ifade etti. Konuk, hastaneden taburcu olmadan önce bebeklerden alınan topuk kanı örneğine, ilaçlara genetik yatkınlık profilinin de eklenebilirse, devletin ilaç harcamalarının yaklaşık yüzde 80’inin önlenebileceğini söyledi. Bazı Batı ülkelerinin, özellikle Hollanda’nın bu tür farmakogenetik taramaları sağlık sistemlerine entegre etmeye başladığını belirterek, Türkiye’nin de bu uygulamayı hayata geçirmesinin hem hasta sağlığı hem de ekonomik verimlilik açısından büyük bir kazanım olacağını dile getirdi.

Kişiye Özel Tedavide Genetik Testlerin Artan Rolü

Prof. Dr. Muhsin Konuk, son yıllarda kişiye özel tedavi yaklaşımlarında genetik testlerin rolünün giderek arttığına dikkat çekerek, bu testlerin doğruluk ve güvenilirlik oranının neredeyse yüzde 100’e yakın olduğunu belirtti. Gen ekspresyonu ve epigenetik faktörler üzerine yapılan çalışmalar sayesinde, genlerin sadece varlığı değil, ne zaman ve ne şekilde çalıştığı gibi çok daha karmaşık mekanizmaların anlaşıldığını ifade etti. Konuk, buradaki en kritik noktanın, bu bilgileri klinik uygulamaya aktararak hastalıkların tedavisini bu doğrultuda şekillendirmek olduğunu vurguladı.

Farmakogenetik analizlerin tamamen hastanın onamına dayalı olarak gerçekleştirildiği için etik bir sorunun söz konusu olmadığını belirten Konuk, bu analiz sonucunda hastanın tedaviden yüzde 100'e yakın fayda sağlayabileceğini söyledi.

Tıp Eğitiminde Zihniyet Değişimi ve Yapay Zekânın Rolü

Mevcut tıp eğitim sisteminde bu konuya gereken önemin verilmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Konuk, farmakogenetiğin klasik tıbbın ötesine geçen translasyonel bir bilim olduğunu ve bu yaklaşımın yeni hekim adaylarına mutlaka öğretilmesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye’nin ilk uygulamalı farmakogenetik laboratuvarının Üsküdar Üniversitesi’nde kurulduğunu ve aktif biçimde analizlere başlandığını anlatan Prof. Dr. Konuk, SMA hastalığı gibi nadir hastalıklara yönelik ilaç Ar-Ge süreçlerini tamamladıklarını ve ürün geliştirme aşamasına geçtiklerini belirtti. Bu süreç tamamlandığında SMA ilacının maliyetinin bugünkü fiyatın 15’te 1’ine düşeceğini öngördüklerini aktardı.

Prof. Dr. Konuk, "Yapay zekânın tedavi süreçlerini dönüştürme potansiyeli çok büyük" diyerek, Üsküdar Üniversitesi’nde kurulan in silico laboratuvarının yapay zekâ destekli ilaç keşifleri için kullanılacağını ve tedavisi yok denilen birçok hastalığın çözümünün doğada zaten var olduğunu düşündüğünü belirtti.



Gönderen: journal



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024