Uzmanlar Uyarıyor: Uzun Süre Dişsiz Kalmak Çene Kemiğinde Erimeye Yol Açabilir!

Diş hekimliği alanındaki son gelişmeler, diş kaybı sonrası tedavi seçenekleri ve özellikle implantların önemi üzerine odaklanıyor. Uzmanlar, her diş kaybının implant gerektirdiğini ancak bazı durumlarda ileri cerrahi tekniklerin zorunlu hale gelebileceğini belirtiyor.

Dişsizlik Çene Kemiği Erimesine Neden Oluyor

Üsküdar Üniversitesi Diş Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Seda Altop, diş çekimi sonrası bile beynin "kullanılmayan bölgenin yıkımına başlama" komutu verdiğini vurguladı. Bu nedenle, uzun süre dişsiz kalan hastalarda ciddi çene kemiği erimesiyle karşılaşılabildiğini belirtti.

Dr. Altop, implant yapım aşamalarını anlatırken, çene kemiğinin hacminin standart implant için uygun olmadığı durumlarda zigomatik implant ya da son beş yıldır yeniden gündeme gelen subperiostal implant gibi ileri cerrahi yöntemlere başvurulabildiğini ifade etti.

İmplant Ömrü ve Bakım Faktörleri

Ortalama implant ömrünün yaklaşık 20 yıl olduğunu belirten Altop, bu sürenin hastanın ağız bakımı, sistemik sağlık faktörleri ve genel yaşam tarzı gibi etkenlere bağlı olarak değişebileceğini aktardı. Altop ayrıca, hareketli protezlerin implantın alternatifi değil, bazı durumlarda bir mecburiyet olduğunu ancak implant tedavisinin, hareketli protezlere kıyasla daha konforlu ve estetik bir çözüm sunduğunu kaydetti.

Daha iyi bir çiğneme fonksiyonu isteyen ve estetik beklentisi yüksek olan hastalara kişiye özel tasarlanan implant tedavisinin uygulandığını dile getiren Altop, ağız hijyeninin ve sigara kullanımının implant enfeksiyon riskini ciddi şekilde etkilediğini vurguladı.

İmplant Tedavisi Kişiye Özel Planlanıyor

Çene kemiği erimesinin genetik faktörler, kontrolsüz diyabet, erken yaşta diş kayıpları, sendromlar veya travmalar gibi çeşitli nedenlere bağlı olabileceğini belirten Dr. Altop, tümör veya kist operasyonlarının da kemik kaybına yol açabileceğine dikkat çekti.

İmplant uygulamasının 3 boyutlu bir tomografi analizi ile başladığını anlatan Altop, "Kemiğin en uygun olduğu, anatomik oluşumlardan uzak ve vidaların en uygun nokta atışı yerleri tespit edilir. Sonrasında da kişiye özel olarak üretimi yapılır. Birkaç haftalık bekleme süresinin ardından genel anestezi altında bir operasyonla hastalara uygulanır. Aynı seansta geçici diş de yine aynı şekilde yapılabiliyor. 3 hafta sonrasında da yumuşak doku tamamen iyileştikten sonra da esas kalıcı dişler hastalara uygulanabiliyor" şeklinde bilgi verdi.

Geleceğin Protezleri: Kök Hücre ve Genetik Çalışmalar

Dr. Altop, diş sıkmanın tek başına diş kaybına yol açmasa da mikro travmalara neden olarak diş yüzeylerinde aşınmalara yol açabileceğini ve dolayısıyla diş kaybı için hazırlayıcı bir faktör olarak değerlendirilebileceğini ifade etti.

Son olarak, kök hücre ve genetik çalışmalar gibi biyoteknolojik gelişmelerin halen araştırma aşamasında olduğunu belirten Altop, önümüzdeki 20-25 yıl içinde hastaların suya koyarak kullandığı hareketli protezlere ihtiyaç duymayacağı öngörüsünde bulundu. Bu da diş hekimliğinde gelecekte yaşanacak büyük değişimlere işaret ediyor.