Anılarımdan…
Parkımı arıyorum : Çocukluğumuzda içinde koştuğumuz, oynadığımız Yediler parkı.. Ortasındaki büyük, yuvarlak havuzu ile, çiçekleri ile, ıhlamur ağaçlarının kokusu ile andığımız, aradığımız park..
Akşam vakitleri kapımızda , pos bıyıkları sigaradan sararmış parkın Arnavut bahçıvanının bizlerden olan şikâyetlerine muhatap olan beybabam. . .
Ve sonraları..
İbrahim Özgür ve orkestrasından dinlediğimiz tangolar ile, romantik gençlik günlerimizin sakin ve güzel parkı. . .
Ellili yıllar başında Pazar yeri olarak bozulması.. Şehircilikten nasibini almamış olanların marifetleri.. Uzun yıllar böyle kalacaktı.. Neler gelmişti parkımızın başına ?. ve daha neler gelecekti ?.
Altmışlı yıllarda M. Sabahattin Günday şehir imarına el atıp, yollar, meydanlar açıp, Porsuk çayını düzenlerken, pazarı kaldırıyor, parkımızı şehre yakışır bir duruma getiriyordu.. Parkın yanından akan Akarı içeri alıyor, parkı küçük şelaleler ile ve romantik köprülerle, heykellerle süslüyordu. . .
Modern bir parkımız olmuştu . . . Sabahattin Günday Parkı..
Ve sonra ardından gelen Selami Vardar.. Akarın suyunu kesiyor, yerine iki üç sözde havuz yapıyor, ıhlamur ağaçlarından ve diğerlerinden , oldukça eksilenleri ile, modern parkımız sıradan bir park oluyordu. . .
Ve bu gün : Parkımız bir defa daha, yeniden inşa ediliyor, ele alınıyordu . . .
Çilesi bitmemişti.. bitmeyecekti de galiba.. Altı ay kadar oluyor, parkımızın yeşilliğinden mahrumiyetimiz.. Etrafını tahta paravanla çevirdiler.. içerdeki faaliyetleri göremiyorduk.. Amma yer yer döşenen demir hasırlara dökülen çimentolar da gözümüzden kaçmıyordu.. Beton yığını olmaması idi temennim. . .
Muhtarın kuş yuvası da yıkılmış, etrafını saran ağaçlar kesilmiş, Yerine Karaoğlan caddesini aşacak olan köprünün ayak betonları atılıyordu..
Caddeyi yer altı geçidi ile geçmeyi neden düşünmemişler diye kendi kendime soruyordum.. Hem daha ucuza mal olacaktı, hem parktan yer kaybedilmediği gibi, parkın ve caddenin ortasında Koca bir köprü (-- belki de hantal görünüşlü bir köprü--) olmayacaktı..
Zira alan dardı.. Koca, geniş (?) bir köprüyü oraya yakıştıramamıştım. . . .
Yüz yaşını aşmış ağaçlarımız vardı.. kesmeye kıyamazlar inşallah. . .
Tahta paravanlar üzerinde halka sunulan resimlerde, park cennet olacakmış intibaını veriyor.. inşallah öyle olur… Ve ileride de cennet olarak kalır..
Yeşillikler arasındaki banklarda oturmuş, akan sudaki şelaleleri seyrederken hayaller kurmuş, (sözde ? ) havuzlara bakarak ( ilk yüzme öğrenirken kullandığımız ) kabakları düşlemiştik..
Deremizin ( akarımızın ) son izlerini de kaybediyorduk.. yeni tasarımda akan bir su veya dere gözüme çarpmamıştı . . . Oturabileceğimiz, sakin bir park köşesinde biz yaşlılara da bir yer bulunabilecekti her halde . . ( ?? )..
Nereden nereye.. Niçin mi istifham işaretini koydum ?..
7 NİSAN 2017
ADNAN ERDEN