MUTLULUĞUN SIRRI NİKÂHTIR
Bütün canlıların ve özellikle insanların karşı cinslerine (erkek ve dişinin) ilgi duyacak şekilde yaratılmışlardır. Yaratıcımız insanların gönlüne koyduğu diğer cinse karşı bu cazibe (çekim alanı) ile karşılıklı olarak cinslerin birbirlerine yaklaşmasını murat etmiş ve adına sevgi veya aşk dediğimiz hissi davranışlarla da bu cazibeyi desteklemiştir.
Bu cazibenin canlılarda bulunmasını bildiğimiz, bilemediğimiz birçok sebebi bulunmaktadır. En önemlisi, iki ayrı canlının özellikle insanın bir araya gelmesi, evlenerek bir yuva kurmaları ve neslin devamının sağlanmasıdır.
Evlenmelerin de yine bildiğimiz bilemediğimiz birçok hikmetleri olması yanı sıra biz aşağıda bazı hikmetlerini sıralamaya çalışacağız.
BİRBİRİNİ TAMAMLAMAK
İki parçaya ayrılmış olan elmanın bir bütün olabilmesi, bu iki parçanın bir araya gelmesiyle mümkün olabildiği gibi, insanlar da karşı cinsleriyle bir araya gelmesiyle bir bütünlük sağlarlar. Bu bütünlük, sadece fiziki birliktelik değil, aynı zamanda ruhi bir bütünlük olmasıdır
Erkeğin güçlü yaratılışı, evinin rızkını kazanmasında ve aile yuvasını dışarıya karşı korunmasında görevindendir. Yaratılış açısından erkekten daha zayıf yaratılan kadın, kendini her zaman korunmaya muhtaç hissedecek, kocasının himayesi altında mesut bir hayat sürecektir.
Buna karşılık, kadının hissi ve duygusallığının fazla olması, çocuklarına karşı herkesten fazla şefkat ve merhametle davranabilmesini temin etmektedir. Öyle ya bu duygularla bezenmemiş olmasaydı hangi anne, çocuğuyla gece demez, gündüz demez ilgilenir onun bütün dertlerine katlanır, evladına gelebilecek bütün tehlikelere karşı kendi hayatını feda edebilirdi?
Bekâr olan bir insan, ister erkek ister kadın olsun, yaradılışın bu muazzam bütünlüğünü tek başına sağlayamayacağı için, hayatını mutsuz olarak sürdürecektir.
NESLİN ÇOĞALMASI
Erkek ve kadının bir araya gelmesinin önemli bir sebebi de neslin çoğalmasıdır. Eğer evlenme müessesesi olmasaydı, çoğalma olamayacak, yaşlanan insanların ölmesiyle insan nesli yeryüzünden silinip gidecekti.
Bekârların neslin çoğalmasına katkıları olamayacağından, insan neslinin tükenmesine sebep olmak gibi bir sorumlulukları da bulunmaktadır. Ayrıca yaratıcının koyduğu sevgi ve aşk cazibesinden sonra veya bunlara paralel olarak cinsel arzuların giderilmesi safhasıdır. Pek tabiidir ki bu önemli ihtiyacın nikâhla helal yoldan karşılanması şarttır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) bir hadis-i şerifinde; “Evlenin, çoğalın. Ben mahşerde diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla öğüneceğim.” buyurmaktadır.
Evlenebilmek, bugün ülkemizde ekonomik ve sosyal açıdan büyük zorlukların yenilmesini gerektirirken; büyük tirajlı gazeteler ile izleme ora yüksek TV’lerimiz müstehcenlik (açıklık ve çıplaklık) da sınırsız davranışları nedeniyle gençlerimiz devamlı olarak tahrik edilmekte, bu da büyük bir zina furyası gündeme gelmektedir.
ZİNANIN FELAKETİ
2004 yılının Ocak ayında Erzurum vali muavini yaptığı bir basın toplantısında, AIDS ve Hepatit C mikrobu taşıyan bir Polonyalı kızın, Erzurum gibi milli değerlerine bağlı bir şehrimizde 3 ay içinde 1350 erkekle cinsel ilişkide bulunduğunun, tespit edilmesi ve bu erkeklerin en kısa zaman da hastanelere gitmelerini istenmesi, bizleri büyük bir hayrete ve dehşete düşürmüştür.
Flörtün yaygınlaşması, zinanın artması ve buna paralel olarak kürtajda da büyük artışlar olmasını meydana getirmiş, zina ederek zaten suç işlemiş olan erkek ve kadın bir kürtaj yaptırarak cenin katili olmuşlardır. Buna ilaveten 2004 yılında “zinan sucunun kanunlardan çıkarılması” bu kötülüğüm tuzu biberi olmuştur.
Bu sebeple peygamberimizin Hz. Muhammed (s.a.v) “ Ümmetimin şer’lileri bekârlardır.” buyurarak bekârların, evlenmelerini istemiş, zina yolunun önü kapatılarak, ferdin ve toplumun birçok felaketlerden kurtulmasının yolunu gösterilmiştir.
HAYATIN DÜZENE GİRMESİ
Bekâr olan her erkek ve kadının yaşamı dağınıktır. Yaşayışlarında, ekonomik yönlerinde ve manevi yönlerinde sağlıklı bir düzen bulunmaz. Bu dağınıklığı ancak evlenen insanlar gidermekte zamanını, parasını ve manevi yönünü tanzim ederek hayattında başarı gösterebilmektedir. Bundan dolayıdır ki; ‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın bulunur.’ sözü meşhurdur. Bunun tersinin de doğru olması gerekir. Yani her mutlu bir kadının arkasında görevlerini idrak eden sadık bir koca vardır.
EBEDİ SAADETİN KAZANILMASI
Bu dünya, ahiretin tarlasıdır. Burada ne ekilirse, öbür tarafta o biçilecektir. Dünya da mutlu olan insanlar, bu saadetlerini taşıdıkları dünya görüşlerine ve bu görüşün hayatta uygulanmasına borçlu oldukları gibi bu görüş ve yaşayış aynı zamanda onların ebedi saadetlerini kazanmalarını da sağlayacaktır.
Dünya da saadetin temeli, başta eşlerin birbirlerine olan hakları olmak üzere ana-baba haklarına, komşu haklarına ve diğer varlıkların haklara dikkat etmeleriyle sağlanacaktır.
EVLENDİRMEK GÖREVDİR
Evlilik, aile sorumluğu yüklenmek ve bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmektir. Bir insanın mutluluğu, karşısındaki ve çevresindeki insanların mutlulukları nispetindedir.
Ülkemizde öğrenimlerini sürdüren gençlerimizin öğrenim zorlukları karşısında evlenmeyi erteledikleri görülmektedir. Öğrenim er geç tamamlanmakta, ancak bu kez de kendine uygun eş bulmakta zorluklar yaşanmaktadır. Bilhassa öğrenimini tamamlayarak kariyer yapmış kızlar bu konuda büyük sıkıntı yaşamaktadırlar.
Topluma düşen, “içinizdeki bekârları evlendirin” emr-i ilahisiyle konulmuş olan bu konudaki görevlerini yerine getirmektir. Bizler, bir müddetten evvel böyle bir görevi yerine getire bilmek için kurmuş olduğumuz HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneği bünyesinde YUVAMIZ evlendirme bürosunu kurarak bu ilahi emrin yerine getirilmesine çalışmaktayız.