Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Önerilerimiz - Eskişehir Haber

Konuk Yazar

Konuk Yazar
Konuk Yazar

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Önerilerimiz

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Önerilerimiz
Yayınlama: 8 Mayıs 2024 Çarşamba - 48.402
A+
A-

Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) on yıldan beri planlanan en kapsamlı müfredat çalışması tamamlandı.

Yeni müfredatta yüzde 35'lik bir “Seyreltme” yapılarak ders içerikleri sadeleştirildi. Yani, ders sürelerinde bir değişiklik olmayacak ancak dersler sadeleşecek. 

Bir hafta boyunca askıda kalacak yeni müfredatın tüm teknik detayları Mayıs ayı içerisinde yapılacak bir lansman toplantısıyla kamuoyuna tanıtılacak.

Bakanlığın konu ile ilgili çalışmalarını daha yakından görmek, incelemek, görüş ve önerilerinizi bildirmek için şu adresten ulaşabilirsiniz: https://gorusoneri.meb.gov.tr/ 

Bu konu 22 yıllık bir iktidarın, iktidar olma kudret ve yeteneğinin en somut göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir.

Kitaplarda yapılan çalışmaları yakından incelemeye çalışırken meselenin kolay olmadığını kendi adıma teslim edeyim ve işi en zor bakanlıklardan birinin, belki de en önemlisinin MEB olduğunu itiraf etmiş olayım. 

Aslında bu çalışmaların tarihi on bir yıl kadar öncelerine dayanıyor.

On bir yıl içinde uzun görüş alışverişleri ve toplantılar yapılmış. 

Münhasıran bir yıl içerisinde yirmiden fazla çalıştay düzenleniyor.

Binden fazla öğretmen ve akademisyenle toplantılar yapılıyor.

260 akademisyen, 700'ün üzerinde öğretmen ise bu çalışmalara sürekli katılmış. 

Sonunda her bir ders için oluşturulan ekiplerle yüzlerce toplantı yapılıyor.

Çocukların yaşlarına göre akademik yetkinliklerinin üstünde olup zorlanacakları bilgiler de müfredattan çıkarılıyor.

Bu şekilde öğrencilerin sadece bilgi ve becerilerle değil; aynı zamanda kişisel değerler, insan ilişkileri, sağlık, sanat, kültür ve toplumsal sorumluluk gibi farklı alanlarda da gelişmeleri amaçlanıyor.

Yeni müfredatta bu yönde dersler de olacak.

Bu anlamda:

-Bilgi okuryazarlığı,

-Dijital okuryazarlık,

-Finansal okuryazarlık,

-Görsel okuryazarlık,

-Kültür okuryazarlığı,

-Vatandaşlık okuryazarlığı,

-Veri okuryazarlığı,

-Sürdürülebilirlik okuryazarlığı,

-Ve sanat okuryazarlığı

olmak üzere dokuz okuryazarlık türü belirlendi.

Yeni müfredat ile ilk kez yeni bir öğrenci profili tanımı da yapıldı.

Buna göre, müfredatın hedeflediği öğrenci, "yetkin ve erdemli insan" olarak tanımlandı. Yetkin ve erdemli insanı önceleyen öğrenci profili, yeni müfredatta ana merkeze alındı.

Sadece akademik başarılara odaklanmanın doğru olmadığı, her bir öğrencinin kendine özgü potansiyeli olduğu tespitine öncelik verildi. Yeni müfredatta ayrıca ilk kez "Erdem-değer-eylem modeli" de yer aldı. Tasarlanan bu modelde "adalet", "saygı" ve "sorumluluk" üst değerler olarak ele alındı.

Yeni müfredat taslağında ilkokul ve ortaokullarda Türkçe, liselerde ise Türk dili ve edebiyatı derslerinde dinleme, konuşma, yazma ve anlama olmak üzere dört dil becerisini temele alan köklü değişiklikler yapıldı.

Matematik derslerinde neredeyse tüm sınıflarda konular sadeleşti. Bazı dersler bir üst sınıfa kaydırıldı. Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, matematiksel muhakeme, matematiksel problem çözme, matematiksel temsil, veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme, matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma olarak belirlendi. Matematiğin ezberden uzak, gündelik hayatla iç içe bir ders olarak işlenmesi hedeflendi.

Görüş ve Önerilerimiz: 

Açıkçası on bir madde halinde, birçok eğitimci ve tecrübeli akademisyen dostumuzla görüşerek oluşturmaya çalıştığımız aşağıdaki görüşlerimizin değerlendirileceğini, geleceğimiz adına Sayın Bakan Yusuf Tekin ve ilgililerden beklemek sanırım hakkımızdır. 

1- Bu çalışmada emeği geçen bakan, akademisyen, öğretim elemanı ve eğitim emekçilerini tebrik ediyorum.

2- Sözü edilen dokuz okuryazarlık içinde ‘Kültür Okuryazarlığı’ ve “Sanat Okuryazarlığı’ zikredilmesi son derece yerinde bir karardır. Ancak birinci sınıftan on ikinci sınıfa kadar tüm eğitim süresince okullarımıza haftalık Türkçe dersleri saatleri kadar Kültür dersi konulmalıdır.

Uzun yıllardır yetişen Batı özentili insan tipi yerine, yüzyıllarca Batı’ya örneklik ve öncülük yapmış olan bir “yerli insan modeli” için kültürel değerlerimizi önemseyen nesiller yetişmesine zemin hazırlayan bir anlayış benimsenmelidir.

3- Bu çağın insan üzerindeki en önemli etkilerinden biri de ‘sorumluluk alma yaşının giderek yükselmesidir.’ Bu sebeple öğretmen yetiştiren okulların süreleri iki yıl daha uzatılarak altı yıla çıkarılmalı, mezun olan öğretmene bir Doğu bir de Batı dili öğretilmelidir. Ayrıca, eğitim ve öğretim konularında yüksek lisans mecburiyeti getirilmelidir.

4- Ana sınıfları dahil beş yıllık ilk eğitim süresince öğretmenlerin büyük bir kısmı kadınlardan oluşmalıdır.

5- Eğitim ve öğretim camiasının tamamı bir yıl içinde sadece bir ay süreyle tatil yapmalı, Türkiye’de yaşanan iklim farklılıkları dikkate alınarak tatil yapılacak ay bölgelere göre belirlenmeli ve derslerin önemli bir kısmı doğal ortamlarda yapılmalıdır. 

Bunun için hemen hemen bütün belediyelerin yaptırdığı piknik alanları, altyapı bakımından biraz daha geliştirilerek kullanılabilir. 

6- Okullarımızdaki sınıflar karma olduğu için öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci mahremiyeti cinsiyet eğitim ve öğretimini engellemektedir. Bu çerçevede özellikle anneliğin, babalığın sorumlulukları çocuklarımıza yeterli şekilde anlatılıp, öğretilememektedir. Bunun sonucu olarak sosyal hayatımızda son derece büyük problemler olmakta, boşanmalar artmakta; şiddet, hatta cinayetler giderek daha sık görülmektedir. 

Bunların önüne geçilmesi için hususiyle son sekiz yılda kızlar ve erkekler ayrı sınıflarda, kendi hemcinsindeki öğretmenler tarafından öğretilip eğitilmelidir.

7- Öğretmen maaşları yüksek olmalı, herhangi bir kimse ‘bir yüksek okul bitirmek için’ bu okullara girememeli, öğretmenlik mesleğini bilerek, isteyerek, severek yapmalı ve bu okullara, toplumun bütün meslek gruplarını öğretmenin yetiştirdiği dikkate alınarak en yüksek puanlarla girebilmelidirler. Öğretmen yetiştiren okullar yüksek okullar arasında en itibarlısı haline getirilmelidir. Dikkatle bakıldığında ne yazık ki bugün bunun tam tersini görmekteyiz, dolayısıyla ilmi ve ahlaki erozyonu önleyemiyoruz. Hepimiz toplumdaki bu bozulma ve yozlaşmadan ciddi şekilde etkileniyoruz.

8- Yapılan değişikliklere yakından bakılınca, bunlar, eğitimde önemli mesafe almış birçok ülkenin eğitim-öğretim yapısı dikkate alınmış ve bu konular alanında yetkin akademisyen ve bürokratlar tarafından ele alınarak sonuçlandırılmış.

Ne var ki, bunları okullarımızda uygulayacak öğretmenler sadece birkaç aylık “iç hizmet eğitimi” yaparak öğrencilere ders verecekler. 

O sebeple bu yol ve yöntem yanlıştır. 

Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi derhal öğretmen yetiştiren okullarda köklü değişimler yapılmalıdır. 

Eğer bu köklü değişim yapılmazsa birçok konuda olduğu gibi bu konuda da yıllarca yapılan emekler boşa gidecektir. 

Uygulamayı yapacak öğretmeni yetkin, kararlı, donanımlı, bilgili, faziletli ve erdemli kişiler olarak yetiştirmek milletimizin bütün fertlerini de olumlu etkileyecektir.

9- Nurettin Topçu’nun üzerinde haklı olarak durduğu “İrade Eğitimi” bu çağın giderek yaygınlaşan yıkıcı cereyanları karşısında insanımızı adeta çelik iradeli olarak yetiştirmemizin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple öğretmen yetiştiren okullarda irade eğitimine önem verilmelidir.

Bu çerçevede okullarımızda kültür ve sanat eğitiminin önemini bir kez daha vurgulamış olalım.

10- Programda yapılan değişiklikleri asla küçümsemiyorum, tersine, çok önemli bir adım olarak düşünüyorum.

Fakat daha önce de yazmıştım, Türkiye'nin bazı konularda tam bir devrime ihtiyacı var.

Bunların ilki de “Eğitim ve Öğretimde Devrimdir.” 

Okullarda çoğu öğretmenin sadece gözetim yaptığını hepimiz biliyoruz, buna rağmen binlerce öğretmen atama bekliyor.

Öğretmen yetiştirmenin kıstası, yepyeni bir medeniyet inşasını gerçekleştirecek insan modeli olmalıdır. Umarım ve dilerim ki, çok iyi niyetli, gayretli ve tecrübeli olan bakanımız Yusuf Tekin Bey bu devrimin temel taşlarını döşüyor olsun. 

11- Son yıllarda oldukça olumlu bir gelişme olarak okullarımızda “Okuma Dersleri” yapılmaktadır. Ancak bu, bazı öğretmenlerin inisiyatifine göre değişime uğramaktadır. Okuma dersleri bütün ilk ve orta öğrenimde uygulanmalı ve psikologların çok faydalı gördüğü şekilde okumalar sınıflarda sesli olarak uygulatılmalı. Ayrıca dil zenginliğimizin vurgulanması, üslubun önemi, kültürel değerlerimizin ve Ali Kuşçu gibi Müslüman ilim öncülerimizin hayatları, ilmi çalışmaları bu okumalarda ortaya konmalıdır.

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” üzerinde emeği olanları yeniden tebrik ediyorum.

“Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” (PISA) dikkate alınarak ve söz konusu edilerek yapılan bu çalışma her şeye rağmen çok önemli bir adımdır.

Bu adımı önemsiyorum, bir şartla ki: Öğretmenleri iç hizmete alarak bu meselenin çözüleceğini beklemek, çalışmaların zayi edilmesi anlamına gelmektedir. İç hizmet eğitimi yapılmalı ancak, hiç vakit kaybetmeden öğretmen yetiştiren okullar yukarıda sözünü ettiğimiz çerçevede yeniden dizayn edilmelidir.

Ferman Karaçam

 

YouTube:        www.youtube.com/c/FermanKaraçam

İnstagram:      www.instagram.com/fermankaracam

Facebook:      www.fb.com/karacamferman

Twitter:          www.twitter.com/fermankaracam

Web Sitesi:     www.fermankaracam.com

E-Mail:            fermankaracam@gmail.com





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024