“Türk Devleti Sokaklarda Kurulmamıştır! - Eskişehir Haber

Mahmut Çetin

Mahmut Çetin
Mahmut Çetin

“Türk Devleti Sokaklarda Kurulmamıştır!

“Türk Devleti Sokaklarda Kurulmamıştır!
Yayınlama: 22 Mart 2025 Cumartesi - 3.732
A+
A-

Sokakta gelecek arayanların, sokaklara dökülmekten bahsedenlerin, siyaset ve demokrasi dışı özlemleri kabaranların bulacağı, sadece ve sadece beladır, bedduadır ve pişmanlıktır!”

Devlet Bahçeli

*******

TÜSİAD İstanbul'da genel kurul toplantısında, Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras, hükümete getirdiği ağır eleştirilerine yenisini eklemiş ve bardağın taşmasına sebep olmuştu!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı;

“TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli sözleri nedeniyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma suçlarından Cumhuriyet Başsavcılığımızca re’sen soruşturma başlatılmıştır." şeklinde bir açıklama yaparak 19 Şubat günü TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras ifade vermek üzere polis nezaretinde Savcılığa getirilmişlerdi.

Olayın üzerinden bir ay gibi bir zaman geçti!

Niye hatırlattık bu olayı?

1944 yılıdır.

Dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın, merhum Osman Yüksel Serdengeçti’ye söylediği;

“Ulan öküz Anadolulu!

Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var?

Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız!Komünizm gerekirse onu da biz getiririz!

Sizin vazifeniz çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek ve askere çağırdığımızda askere gelmektir!” sözler, zamanın Devlet zihniyetini ortaya koyuyor olmasıyla meşhurdur!

Ve “Tandoğan Planı” şeklinde siyasi literatürde yerini almıştır!

Kuruluşundan günümüze TÜSİAD’ın;

“Bu Devletin Sahibi Biziz!

Hükümet kurulacaksa biz kurar, yıkılacaksa yine biz yıkarız!

Darbe yapılacaksa onu da biz yaparız!”mantığı geçerliliğini südürüyor muydu?

Evet, sürdürüyordu!

Artık geçerli değil!

Patronlar Kulübü olarak nitelendirilen TÜSİAD, bundan sonra kendi işine gücüne bakacak, Devletin alanında etkin olamayacaktır!

Bu ülkenin yüzde 80’inin ürettiğinin üzerine çöken yüzde 20’nin temsilcisi TÜSİAD’ın üst yönetimi hakkında soruşturma açarak polis nezaretinde savcılığa getirtilmesi, Devletin Kararlılığı’nın yanında Devletin Gücünü de ortaya koymaktaydı!

Devlet artık kişilerle kaim olmadığını, Kurumsal Kimliğiyle tezahür edeceğinin işaretlerini vermişti TÜSİAD yöneticilerini ifadeye çağırmasıyla!

Yani TÜSİAD olayı Devletin işaret fişeğiydi!

Dememiz o ki;

“Bugün TÜSİAD gibi bir kuruluşun üst yönetimini ayağına getirebilen Devlet, herkese hesap sorabilecek güce sahiptir!”

Hatta gerektiğinde, muhaliflerinin saygısızca “Diktatör” yakıştırması yaptıkları Recep Tayyip Erdoğan’a bile!

Bu yüzden deriz ki;

Siyasi analiz ve yorum yapılırken doğru veriler elde edilmesi isteniyorsa, Türk Devleti’nin kişilerle kıyaslanması gibi bir yanlışlığa düşülmemesi gerekir!

Devlet artık siyasette dış ekollerin uzantısı olan Siyaset adamları ve partilerle zamanını heder etmek istemiyor!

Peki ne yapacak?

Bi şekilde ayıklamaya tabi tutacak, tasfiye yoluna gidecek!

Yerlerine Yerli ve Millî karakter yapısına sahip, Devlet Aklıyla uyum içinde siyaset yapabilecek kişileri getirecek!

İmamoğlu’na gelince;

Hakkındaki iddialar tamamiyle yargının işidir, hukuktaki masumiyet karinesi gereği oraya girmiyoruz,

Ancak görünen odur ki;

Ekrem İmamoğlu Türk Siyasetinden tasfiye edilmiştir!

Niye?

Yerli ve Millî karaktere sahip olmadığı,

Türkiye ve Türk Düşmanlığıyla ünlü yerli ve yabancı ekollerle işbirliği içinde, artık Türk Devletine zarar vermeye başladığı ,

Devlet Aklıyla bir türlü uyum sağlayamayacağı Devlet tarafından görülmüştür!

Payitaht Abdülhamid dizisinde Abdülhamid Han, sırdaşı Tahsin Paşa’yla bir sohbetinde şöyle anlatıyor;

“Bazen öyle zamanlar olur ki, ihanet edecek devlet görevlisine bir makam verilir, bir süre ihanetten uzak tutulur.

Gün gelir o makam ona yetmez, daha fazlasını ister!

Ve ihanete yeltenir!

Devlet ne yapar?

O daha fazlasını isteyinceye kadar onu o makamda tutar,

Vakti geldiğinde de cezasını keser!

Devlet ihmal etmez, tehir eder!”

2019 yılında İmamoğlu’na İstanbul verildi, ama zaman içinde İstanbul ona az gelmeye başladı, daha büyüğünü, hatta en büyüğünü istemeye kalkıştı;

Türkiye’yi istedi!

Neden İstanbul’la yetinmedi?

Onu kullanacak olan küresel güçler hazır böyle bir eleman bulmuşken ondan İstanbul yerine Türkiye’yi istediler!

Ve inandırdılar onu Türkiye’yi alabileceğine, ayrıca arkasında olacaklarını söylediler!

Hatırlayın, Amerikan ve İngiliz Büyükelçilerle yapılan sıralı görüşmeleri?

İşte o görüşmeler sonrasıdır ki;

İstanbul İmamoğlu’na az gelmeye başladı!

Halbuki İstanbul elbisesi bile kapasitesine büyük gelen İmamoğlu, Türkiye elbisesini giymeye kalkışınca yanlışlar serisi içinde daha büyük yanlışlara yeltendi!

Aynı şekilde Meral Akşener de, daha fazlasını istemeye başlamıştı.

Artık onun zararlı olmaya başlayacağını gören Devlet, Meral Hanımı partisinin başından alıp, evine göndermişti.

Muhtemeldir ki;

Şu ana kadar Devlet aklıyla uyumlu görüntü veren Özgür Özel’in halkı sokağa çağırması hanesine (-) eksi olarak geçecektir!

İmamoğlu’nun tasfiyesindeki pozisyonunu merak edenler vardır, deriz ki;

“O sahaya girmek şu aşamada erkendir ve

yararsızdır!”

Şunu unutmamak gerekir ki;

70 küsür yıldan bu yana, her on yılda bir askeri ve sivil darbelerle yüzleşen, ve bu alanda dünyanın en tecrübeli ülkelerinin başında gelen Türk Devleti, Bilge Lider Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle;

“Sokaklarda Kurulmamıştır!”

Mahmut Çetin

 





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024