SİVRİHİSAR’DA ESKİ BAYRAMLAR
SİVRİHİSAR’DA ESKİ BAYRAMLAR Her bayram aynı sözleri söyler olduk; nerde o eski bayramlar! İkindi vakti gelince işlerini bitiren ilçe halkı ilçemizi çevreleyen mezarlıklara(Kumluyol , Balaban ve Yenice) akın eder ,kabir ziyaretlerinde bulunur ve ölmüşlere Fatiha,Yasin ve Kuran okurlardı.Onlara da bayram bir gün önce gelirdi. Ezan okunmasıyla herkes “Ulu Camii’yi” doldurur, gelen otururdu. İmamın safları sıklaştırın uyarısıyla herkes namaza dururdu. Bizde büyüklerimizi izleyerek namaz kılmaya çalışırdık. Namaz biter bitmez caminin çıkışında büyükler bayramlaşırdı. Bizde bayramlaşmaya katıldığımız için kendimizi sanki büyümüş görürdük o zaman ki aklımızla. Eve vardığımızda yılın her gününü peynir zeytin gibi çok lüks! Sayılacak kahvaltıyla geçiren bizler için dini bayramlarda sabah kahvaltıları sıcacık yemekler olurdu. Annemin hazırladığı yağlı bamya çorbasına kaşıklar çabuk çabuk sallanır, arkasından kelem dolması tüm ihtişamıyla midelerdeki yerini almak için sıraya alınırdı.Oda sıyrılıp süpürüldükten ,hatta “sıyırda nişanlın güzel olsun” esprileriyle karışık bitirilir,arkasına da evde yapılan o güzelim bol şerbetli baklavayla finali yapılırdı. Sabah yemeğinden sonra bayramlıklar giyilir en önde evin büyüğü arkasına diğerleri sıralanarak bayramlaşma töreni yani el öpmesi yapılır elini öpenin avucuna bayram harçlığı sıkıştırılırdı. El öpen bir sona geçerek herkesin birbiriyle bayramlaşması sağlanırdı. Sonra, akrabalar sıraya konur kim daha çok harçlık veriyorsa ondan başlanırdı. Elimizde verilecek fıstık ve kaba şekerler için ayrı ayrı poşet taşırdık. Peki, özlemle anlattığımız eski bayramları yaşayanların hiç telaşları, sıkıntıları yok muydu? Oysa bayramlarda özellikle büyükler sevdiklerini bekler. Bütün sevdiklerinin; bayram namazından sonra yemekte yer sofrasında olmasını isterler, Bütün düşünceleri çocuklar, torunlar ve yakın akrabalarla birlikte bayramı bayram gibi yaşamaktır. Derler ya eski bayramların tadı yok.”YALAN” İnsanlarda o heyecan yok, bayrama çocuk gibi sarılma yok. Pastaneden alınan glikozlu baklavalar daha kötüsü çıkılan tatiller var. Bayram dendiğinde ilk önce tatil geliyor akla. Aylar öncesinden planlar yapılıyor, gidilecek yerler belirleniyor. Yoğun bir çalışma ortamından kurtulup dinlenebilmek için bütün hazırlıklar… Tatilde dinlenilir mi? Yoksa yorgun gelip işe başlanır mı? Bu da tartışılır. Eski bayramları hatırlar ve hatırlatırız. Belki gelecekte de yaşadıklarımızın özlemi içinde olacağız. Yarınlarımızı bu güne, bu günlerimizi de yarına taşıyamazsak, bizlerden sonrakiler de aynı özlem içinde olacaklar. Bayram coşkusunu sadece çocuk gülüşlerinde bırakmayalım! SAYGILARIMLA Necmi GÜNAY 05072183066
Bizim zamanımızın bayramlarında asıl bayram Arife günü başlardı. Hummalı bir şekilde yapılan su börekleri, baklava çeşitleri, yağlı bamya çorbası, acılı kelem dolması ve yağlı bol ekşili taze asma yaprağından yaprak dolması.
Çarşıdan alınan kaba şeker, fıstık, kolonya ve bayram şekeri… Pantolon veya bir kazak günün şartlarına göre alınan bir naylon ayakkabı veya bir çift Ankara lastiği, ve sevinçli bir şekilde eve dönüş, o gece bizim bayramımızdı, yatmadan önce başucumuza koyar sabaha kadar onu giyme hayaliyle uyurduk. Bayram da yakın akrabalarımızın çocukları memlekete gelir, böylece bayram sevinçlerimiz daha da artardı.
Sabah erkenden kalkılır, Sabah namazı için doğruca Yenice mahalle Camii’ne gidilirdi, Sabah namazı kılındıktan sonra kimse evine gitmez Sivrihisar’ daki kahvelere koşardı.Bayram namazına kadar çaylar içilir ezanın okunmasını beklenirdi. Çay için yer olarak“Bedesten içindeki çay ocağı” özellikle seçilirdi. Çay çok satıldığı için hep taze olurdu.
Mahallemizde kapı atlamaksızın her evle bayramlaşma yapılır. Özellikle büyükleri ziyaret etmek adeta gelenek halini alırdı. Her eli öpülen büyüğümüz karınca kararınca bayram harçlığı verir,harçlık miktarı akrabalık derecesine göre değişirdi.Harçlık veremeyecek durumda olanlar ise kabuklu kavrulmuş yer fıstığı ve kaba şeker ikram ederlerdi
Bizim için bayram paralar toplanınca başlar, Üzerimizde bayramlıklar, cebimizde paralar, damağımızda yediğimiz şeker ve fıstıkların tadı. Hemen Kambur Adil Amcanın dükkânına gider oyuncaklar, mantar tabancaları, çata patalar alınır, Şadırvanın önünde Samıt emminin arabasında sattığı pamuk şekerleri tadar,paralar suyunu çekmeden Sırığın sinemada filim izler filim izleyemeyen ise Çolak Ali Osman emmiden filim şeridi alıp onu güneşe tutarak izlerdi., Bir taraftan da bayramlıklarımız kirlenmesin diye de üzerine titrerdik.
Ramazan bayramı” böyle coşkulu bir şekilde geçtikten sonra aynı sevinci, aynı coşkuyu yaşayabilmek için “Kurban Bayramı’nın” gelmesini dört gözle beklerdik.
Ben her şeye, herkese rağmen bayramları çok seviyorum. Bu vesile ile Tüm hemşehrilerimi hasretle kucaklar, küçüklerin gözlerinden, büyüklerimin ellerinden öperim.
Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun…