İşte "sır" gibi gizlenen proje
“Fabrikalar Bölgesi” yine gündemde…
“1:5000 ölçekli Nazım İmar Planları” ve “1:1000 Ölçekli Uygulama İmar Planları” yeniden yapıldı.
“İkinci baskı” olarak yapılan planlar, belediye meclislerinde karara bağlandılar… Hem de “jet hızıyla” denilebilecek bir şekilde ve “oy birliği” ile…
Dahası, planlar için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onay da alındı…
Kısacası, planlar için “işlem tamam” denilebilir…
Yalnız, bölgeyle ilgili olarak yapılanlar yalnızca planlar ile sınırlı değil…
Onların yanısıra bir de “tasarım projesi” var.
“Fabrikalar Bölgesi Koruma Alanı Kentsel Tasarım Projesi” olarak adlandırılıyor…
Belediye meclislerinde karara bağlandı… Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nda “onay” bekliyor.
Planların önemi tartışılmaz…
Elbette ki, çok önemliler…
Ama “proje” onlardan daha önemli…
“İşin püf noktası” olarak nitelendirilse yeridir.
Bölgedeki yapılaşmanın temelini oluşturuyor… Ne yapılacaksa bu “proje” doğrultusunda yapılacak.
Peki, “proje” bölge için nasıl bir yapılaşma öngörüyor?
Bu soru, bugüne kadar yanıtını bulamadı.
“Proje” hakkında “hiçbir şey söylenmedi” değil… Elbette çok şey söylendi.
Yalnız, söylenilenler “övgü”den başka bir şey değil… Yapanlar, yaptıklarıyla övünüp durdular…
“Övgü” çok… Ama “bilgi” yok…
Kamuoyunun bilgilendirilmesi şöyle dursun… Konumu gereği “bilgi sahibi olması” gerekenler bile “bilgi yoksunu” bırakıldı.
Uzun sözün kısası “Fabrikalar Bölgesi Koruma Alanı Kentsel Tasarım Projesi” sanki bir “devlet sırrı” imiş gibi gizlendi.
Bu durum artık sona erdi…
Sona erdiren de “Eskişehir’in Özgür Sesi” olan gazeteniz ŞEHİR oldu.
Haftalardır “devlet sırrı” gibi gizlenen “proje”ye ulaştık… Sayfamızın olanak verdiği bir büyüklükle de kamuoyunun bilgisine sunduk.
“Proje” yukarıda…
İlk gördüğümüzde şaşırıp kaldık…
Biraz inceleyince de bu “proje”yi “devlet sırrı” gibi gizleyenlere hak vermekten kendimizi alamadık.
“Yerden göğe kadar” haklılar…
“Küfür yağmuruna tutulmamak” için bu “proje”yi “kırk kat yerin altında gizlemek” gerek.
“Fabrikalar Bölgesi” için yapılan “ikinci baskı planlar” ve “tasarım projesi2 ile ilgili olarak söylenecek çok şey var.
Detaylara inildiğinde “kimlere ne kazandırıldığına” bakıldığında günlerce sürecek bir “yazı dizisi” oluşur.
Bugünlük “kuş bakışı” bakılınca görülenleri aktaralım…
KORKUNÇ YOĞUNLUK
“Fabrikalar Bölgesi” için hazırlanan “ikinci baskı planlar” ile “tasarım projesi”ne bakıldığında hemen göze çarpan bir şey var.
O da yoğunluk…
Anlamak için “teknik adam” olmaya falan gerek yok.
Sayfamızda yayınladığımız “proje”ye bakınca çok net olarak görülüyor.
Akıl almaz bir “yapılaşma yoğunluğu” var.
Eskişehir’in bir başka yerinde benzerini görmek olanaksız.
Bazı araziler var ki, “yapı yoğunluğu Emsal 3,5” olarak belirlenmiş.
Bunun uygulamadaki karşılığı belli…
Örneğin 1.000 metre karelik bir arazinin üzerine 3 Bin 500 metre kare inşaat yapılabilecek.
Eskişehir’in hiçbir yerinde, en yüksek yapıların bulunduğu Atatürk Bulvarı’nda bile böylesi bir “emsal uygulaması” yok.
Peki Vişnelik, Büyükdere, Şirintepe, Akarbaşı, Emek, Yeşiltepe…
Tek tek saymaya gerek yok…
Bu kentin 81 mahallesinin hiçbir bölgesine (Eski Otogar hariç) verilmeyen “yapı yoğunluğu” bir zamanlar “Eskişehir’in Akciğeri” olarak tanımlanan bölgedeki bazı arazilere neden verilmektedir?
“Emsal 3,5 yapı yoğunluğu” verilen arazilerin sahipleri (Her kimlerseler, özel oldukları belli” kimlerdir?
Her şey bir yana…
Yalnızca bu soruların yanıtları bile “Fabrikalar Bölgesi”nde yapılanların ne anlama geldiğini de kimlerin kimler tarafından korunduğunu da ortaya koymaya yeter.
KİŞİYE ÖZEL PLANLAMA
“Fabrikalar Bölgesi Koruma Alanı Kentsel Tasarım Projesi” 100 hektarlık büyük bir alanı kapsıyor.
Böylesine büyük bir alan kentin bütünü dikkate alınmadan planlanamaz.
Bölgedeki özelliklerin yanısıra genel şehircilik ilkelerinin gözetilmesi, başta ulaşım olmak üzere oluşacak sorunlara çözüm üretilmesi… Kısacası kentin genel çıkarlarının ve geleceğinin gözetilmesi gerekir…
Ne yazık ki, gerekenin yapıldığı söylenemez…
Gereken yapılmadığı gibi yapılmaması gereken ne varsa hepsi yapılmış.
Daha önce de söyledik…
Bölgeye, korkunç bir “yapı yoğunluğu” getiriliyor…
İstanbul’un Şişli İlçesi Eskişehir’in “Fabrikalar Bölgesi”ne sığdırılmaya çalışılıyor.
Benzetme biraz abartılı oldu…
Ama, yapılmaya çalışılanın bundan pek farkı yok.
Dahası da var…
Bölgede “adil davranıldığı” da söylenemez…
Örnek mi?
Bazı araziler için “tek katlı yapılaşma” uygun görülürken hemen yanındaki “komşu araziler” için 7, hatta 14 katlı yapıların yapılması uygun görülüyor.
Böylesine “büyük bir adaletsizlik” yaratan farkın nedeni ne olabilir?
Şehircilik ilkeleri ya da bölgenin özellikleri olamaz.
Farkın nedeni olsa olsa “arsa sahipleri” olabilir…
Elbette ki, olacak şey değil…
Ama, yapılanlar karşısında insanın aklına başka bir şey de gelmiyor…
Dahası, bu düşünceyi güçlendiren başka göstergeler de var.
Bölgedeki bazı araziler için öyle “yapı kitleleri” öngörülüyor ki “önce yapılacak yapının mimari projesi hazırlanmış, sonra da bu projeye göre planlama yapılmış” dememek elde değil.
Planlara ve projeye bakılınca görülenler ve düşünülenler böyle…
Planları ve projeyi yapanlar, elbetteki “öyle değil” diyebilirler…
Ama, yalnızca demeleri yetmez…
“Neyi neden ve nasıl yaptıklarını” da açıklamaları gerekir.
YEŞİLİN “Y”Sİ YOK…
Belleklerinizi biraz zorlayın…
Çok gerilere değil “Bir Kentin Çığlığı”nın yükseldiği günlere kadar gidin…
“Eskişehir’in Akciğeri” olarak tanımlanan “Fabrikalar Bölgesi’ndeki yapılaşmayı önlemek için” verilen mücadeleyi anımsarsınız…
“Eskişehir’in Akciğerini korumak” ve bölgede “Kent meydanı ve büyük yeşil alanlar oluşturmak” için verilen mücadelenin ön saflarında kimler vardı?
Çoğu anımsanamayabilir.
Ama, “mücadelenin önderleri” konumunda oldukları için hemen anımsanacak iki kişi var.
Bugün birisi Büyükşehir Belediyle Başkanı diğeri de Tepebaşı Belediye Başkanı konumunda bunuyor.
O günlerde, yani “mücadele yılları”nda söyledikleri “Bir Kentin Çığlığı” isimli kitapta duruyor.
Bugün “en yetkili kişiler” olarak yaptıkları da ortada.
Sayfamızın üst bölümünde duruyor.
“Eskişehir’in Akciğeri” olarak tanımladıkları bölgede yeşil alanın “Y”si bile yok.
100 hektarlık koca alanda “yeşile boyanmış” iki yer var.
Birisi Kılıçoğlu Kiremit Fabrikası’nın diğeri de Mühendisler Un Fabrikası’nın bahçesi…
“Tescilli yeşil alan” konumundalar.
İstense de kaldırılamazlar…
Onun için “yılların yeşil alanı” olarak duruyorlar.
Onların dışında ne “rekreasyon alanı” ne de “park” var.
Koca alanda 1 metre karelik bile yeni yeşil alan yok.
Yukarıda yayınladığımız “proje”nin kenarında yer alan “yeşil kuşak” kimseyi yanıltmasın… Orası “yeni yeşil alan” falan değil… Çevre Yolu kenarında bırakılması zorunlu olan “çekme mesafesi”ni yeşile boyamışlar o kadar…
Olmayan yalnızca “yeşil alan”la sınırlı değil.
Onun yanısıra “sosyal donatı alanı” olarak tanımlanabilecek bir şey de yok.
Yenisini yapmadıkları gibi eski planda olanı da kaldırmışlar.
Bir önceki planda “Belediye hizmet alanı” olan arazi şimdi dev blokların yükseldiği “ticaret alanı” haline gelivermiş…
Haydi yerini de söyleyelim.
Espark’ın yanında “konser alanı” olarak da kullanılan arazi var ya… İşte orası…
Yapılanlar, inanılır gibi değil…
Hala, inanmakta zorlanıyoruz.
Ne yazık ki, “inanılmaz” olsa da gerçek bu…
DAHA NELER VAR NELER?
“Kuş bakışı” bakıldığında görülenleri aktarmaya çalıştık…
Buna bile sayfamız yetmedi.
Daha neler var neler…
Hele detaylara inildiğinde…
“Altına dönüşen manyezit”ten “çift kurtlama”ya “Beyaz” için yaratılan “beyaz hayaller”den “özden fazlası gerçekleşen dilekler”e kadar daha nelerle karşılaşıyor…
Dedik ya… Yazmaya başlayınca “yazı dizisi” oluşur.
Bugünlük “son söz” ile noktalayalım…
Bu planlar ve proje “kent için planlama” ya da “koruma projesi” falan olamazlar…
Ancak ve ancak “Bir kalemde büyük rant yaratma planları” olurlar.
Vedat Alp
Şehir Gazetesi