İki yüzlülük mü?
Yıllar öncesinden yaşadıklarımı düşünüyorum şimdi. İstanbul’da emekli çocuğu olarak okumanın omuzlarımdaki yükü ile kapı kapı bir arkadaşımla burs için dolaştığımızı ve her kapının ardından karşımıza çıkan çıkar dünyasını.
Sözüm ona herkes çeşitli gruplar, dernekler, vakıflar öğrencilere yardım etmekteydi. Herkes bir maskenin ardına gizlenmişti aslında. Kimi din adına, kimi vatanperverlik adına, kimi Atatürk adına birşeyler yaptıkları ile övünüyorlar ve bunların ardına gizleniyorlardı.
Ne yazık ki hiç birinin samimi olmadıklarını açılan her kapının ardından bizden istedikleri ile öğreniyorduk. Aslında herkesin derdi kendine yeni neferler bulmak ve yandaşlarının sayısını artırmaktı. Kimi mezhebini soruyordu, kimi isminin analizini yapıp başka şeyler çıkarıyordu.
İşin özü elbette kimseden burs alamadık! Ne arkadaşım, ne de ben. İkimizde kimsenin neferi olmaya niyetli değildik, yada üç kuruş para için kendimizi bir maskenin altına gizleyemezdik. Ancak insanların samimiyetlerini ve yardım adı altındaki beklentilerinin nedenlerini anlamıştık.
Sonuçta ben burs almadım. Ancak İstanbul’da yaşamak ne kadar zor ise, iş bulmakta o kadar kolay olduğu için bir sürü farklı işler yaparak ihtiyacım olan parayı kazandım. Ancak öğrendiklerim ve burs için gezerken karşılaştıklarım hiçbir zaman aklımdan çıkmadı.
Nereden bu konuya yazmaya başladığıma geleyim aslında. Yıllardır ülkemizin kanayan yaralarından birisi olan baş örtüsü konusunda yaşananlar ve ne yazık ki bu durumda ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören insanlar. Tabii onları savunduklarını iddia edenler ve onlar için çaba sarf ettiklerinin iddiasında bulunanlar.
Asıl yazmamın nedeni buydu aslında. Evet her zaman vergi öderken, askere giderken yani yükümlülükleri söz konusu olduğunda hatırlanan ancak hizmet alması gereken yerde dışlanan insanlar. Bugün bunları savunanların da aynı şekilde parası olmayanları dışladığına şahit oldum. Bir hizmet veriyorlar görünüşte, ancak paran yoksa bu hizmetten yararlanma şansında yok. Tıpkı seçme hakkı olup, parası olmayınca seçilme hakkı ve şansı olmayanlar gibi.
Ne yazık ki bunu yapanlar da başka mazlumların haklarını savunan insanlardı. Şimdi kim olduğunu ve aktivitenin ne olduğun açıkca yazmak istemiyorum. Ancak konuyla ilgili yetkililere mail ile düşüncelerimi de ilettim çoktan. Onlar bunu biliyorlar. Parası olmayanları çünkü bu işin dışında tutmaktı asıl amaçları. Ki bu da eminim olmuştur. Şimdi ha deyince Eskişehir’de kaç kişi 500 YTL çıkarıp verebilir. Eskişehirlilerin ne yazık ki bir çoğunun aylık kazancı asgari ücretle aynı yada biraz üzerinde...
Benim anladığımda bu hizmetten yararlanabileceklerin durumu ve şekli biraz standartların üzerinde olmalı. Yada bu işin bir yatırım olarak gören ve kenarıya yatırım yapmak için 3-5 kuruş atabilmiş birisi olmalı.
Ki öyle değil midir? İnsan ister istemez güçlü olanının yanında olmayı istemez mi? Bu güçten nasiplenmeyi! Onlarında sanırım amacı bu nasipten yararlanmak isteyen yetenekleri bulmaktı.
Gerçekten sizlere gönül veren ve bir zamanlar da ezikliğinize ve haksızlığa uğradığınıza inanan bizleri üzdü.
Sizde ister istemez dışladınız bir çok kişiyi!