Gezi Parkı olaylarının zamanlamasına dikkat!
Tarih 11 Mayıs. Reyhanlı'da arka arkaya bombalar patladı ve 53 insanımız hayatını kaybetti.
Bu saldırı, Başbakan Erdoğan'ın, çok önemli olduğu açıklanan ABD seyahatinin 4 gün öncesinde gerçekleşti.
Amaç ne idi?
Obama görüşmesi öncesi Türkiye'nin elini zayıflatmak, içerde ve dışarda kaos ortamı oluşturmak, huzuru bozmak ve çözüm sürecini baltalamak.
Tarih 27 mayıs.
Taksim Gezi Parkı'nda ağaç katliamı yapılacak bahanesiyle başlatılan protesto eylemleri, polis müdahalesi , provakatif unsurlar ve marjinal çevrelerin kışkırtması ve ortaya çıkan hükümet karşıtı büyük bir kalkışma.
Ve 6 günün geride bıraktığı korkunç bilanço.
Yer Taksim Meydanı, buluşma mekanları Ak Parti ve başbakanlığa ait merkezler, manipülatif haberlerle sosyal medya üzerinden örgütlenen buluşmalar ve hükümeti zor duruma düşürmek için atılan adımlar.
Her türlü saldırı ve zarar verme serbest.
Her türlü slogan serbest.
Erdoğan'a diktatör yakıştırmaları,
İstediğimizi yapmak zorundasınız dayatmaları,
Ve savaş alanına döndürülen şehirler.
Peki amaç ve verilmek istenen mesaj ne?
Evet Başbakan Erdoğan bugün 4 günlük Kuzey Afrika seyahatine çıktı.
Tunus, Fas ve Cezayir'i ziyaret edecek.
Arap baharının başladığı ülkeye gitmeden önce Başbakan Erdoğan ve politikalarına yönelik bu olaylar çokta tesadüf gibi durmuyor.
Kredi notlarının yükseldiği, kalkınmada hızlı adımlar atan ve bölgesinde güçlü ekonomisiyle örnek bir ülke görüntüsüyle Kuzey Afrika ülkelerine gitmesi istenmeyen bir Türkiye imajı verilmek istenmiş olabilir.
Peki bu olayları kontrolden çıkartan emirleri kim verdi?
Türkiye'nin notunun arttığı, ibresinin sürekli yükseldiği bir dönemde bu olayların olması çok manidar.
Çünkü kullanılan argümanlar ve uluslararası camia ve yabancı basının olaylara yaklaşımı, 6 gündür devam eden eylemlerde bir dış destek ve organizasyon olduğunu akıllara getiriyor.
Türkiye içindeki derin aklın da bu olayların içinde olduğu gözardı edilmemeli.
Bu olaylar bir dönüm noktası olmuş mudur?
Evet olmuştur.
İktidar partisi içinde, muhalefet içinde, güvenlik güçleri ve vatandaş içinde bu olaylar bir dönüm noktasıdır.
Peki!
Sokaklara taşan bu öfkeyi kim veya kimler yönetiyor?
Marjinal gruplar mı?
Terörist gruplar mı?
Dışardan destekli belirli güçler mi?
CHP mi?
Üç beş çapulcu mu?
Göstericilerin arasına karışmış provakatörler mi?
Ortamı fırsat bilan hükümet karşıtı gruplar veya kişiler mi?
Kimlerin sokaklarda terör estirdiğini duvarlara yazılan yazılardan anlayabiliriz.
Bu olaylar, fırsatçılık yapan siyasileri göstermesi açısından da önemliydi.
Sırrı Süreyya Önder'in, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Ertuğrul Günay'ın, Sadettin Tantan'ın söyledikleri akıllarda iz bıraktı.
Çok haklı ve masum bir mücadele bile sokakta kolaylıkla amacından saptırılabilir. O nedenle sokağı hafife almak dışlamak, önemsememek ciddi yanlış bir adım olur.
Topçu Kışlası'nın yapımı için tamamı 45 ağaç gezi parkından taşınacak.
Bunca kıyamet bunun için mi kopartılıyor.
Elbette değil.
Hükümetten kurtulmak için darbe yapılamayacağını gören malum çevreler, belli piyonlarını ortaya sürerek hükümete karşı çok ciddi bir psikolojik harekatı uygulamaya koydu.
ERDOĞAN NE DEMEK İSTEDİ?
Başbakan Erdoğan'ın Kuzey Afrika'ya giderken söylediği iki önemli başlığı da dikkatlerinize sunmak isterim.
"Bize itidal çağrısı yapanlar önce dönüp kendilerine baksınlar" dedi Başbakan Erdoğan.
Ve ardından asıl önemli olan ve altı çizilmesi gereken açıklamasını yaptı.
Erdoğan: "Türkiye'de yüzde 50 ‘yi evlerinde zor tutuyoruz" dedi.
Erdoğan'ın giderayak yaptığı bu açıklamaları iyi okumak gerekir.
Siyasiler başta olmak üzere, bu eylemin nereye gittiğini görenlere büyük sorumluluk düşüyor.
Açık görüş, şeffaflık, tatlı dil ve uygun izah.