SIRADANLIK VE GERÇEKLER
Sıradanlık ve Gerçekler
Gün hayat içinde akar gider. Her şey olması gerektiği gibi olur. Sabah olur akşam olur… İnsanlar sabah kalkar, iş güç. Öğle olur. Akşam işin bitişidir. Yatış gecedir.
Beden ve beyim yorgunluğu uykuyla giderilir.
Geceler dünya ve diğer gezegenlerin dinlenme saatidir.
Yorgunluk canlı ve cansız varlıklara özgüdür.
Her şey sıradan yaşanır…
Sıradan şeylerin dışında, sıra dışı şeyler üzer veya sevindirir insanları. Üzüldüğünde, kalp atışları yükselir, sinir kat sayıları artar. Mideye ağrılar girer. Psikoloji alt üst olur. Dünya başa yıkılır, yaşam zehir olur.
Sevinçler, yaşama daha sıkı bağlar. Hayat daha bir sevilir.
Gözler mutluluğu anlatır.
İnsan için mutluluk ve mutsuzlukta sıradandır.
Günlük haberler bile öyledir. Trafik kazları, basın toplantıları, siyasi liderlerin konuşmaları, hatta savaş haberleri bile gündelik hayatın, sıradan seyri içindedir.
Neden sıradandır?
Sıradan bir yaşamı olan için yıkılan dünya sıradandır.
Algımız sıradandır!
Oysa sıradan, normal, doğal görülen olayların arkasında bir toplum mühendisliği gerçeği yatar.
Medyada verilen küçük bir haber bile plan dâhilindedir.
Savaşlar, barışlar, olaylar, olgular, olan bitenler kısacası her şey bir plan dâhilindedir.
Yapılanların, edilenlerin topluma nasıl yansıyacağı, izleyenler üzerinde nasıl bir etki yapacağı, izleyenlerin psikolojisini nasıl etkileyeceği, kitlenin nasıl yönleneceği hep bir plan dâhilindedir.
Bu bir toplum mühendisliğidir.
Ülke ekonomisi krize mi girdirilecek.
Ülkelerde savaş mı çıkartılacak.
Ülkede siyasal iktidar mı belirlenecek.
Sosyal patlamalar mı hedeflenecek.
Din, mezhep, milliyet çatışmalarımı çıkarılacak.
Hepsi bir toplum mühendisliği ürünüdür. Hiçbir olay kendi doğallığı içinde oluşmaz. Mutlaka önceden bir şeyler kurgulanmış, planlanmıştır.
Bu planlar bir bir hayata geçirilirken bizler yorumlar yapar, anlam kazandırmaya çalışır, taraf olur, saf tutarız.
Kimi zaman bu planlar dâhilinde ölürüz, kimi zaman bu planlar dâhilinde öldürürüz.
Hep kaybeden, mağdur olan, zarar gören biz oluruz.
Birileri tarafından yapılan planları gerçek sanırız. Olup bitenlerin kendi doğallığında olup bittiğine inanırız. Olup bitenler içinde rol almayı olup bitenlere müdahil olmayı kendimize görev atfederiz.
Dünyanın her yerinde Toplum mühendisli görev başındadır.
Her ülke ve toplum, emperyal güçler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından dizayn edilmektedir.
Emperyalistler, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde bir fiil toplum mühendisliği rolü oynarlar. Sömürdükleri ülkelerin her şeyini yeniden ve baştan inşa ederler.
Yeni bir toplum yaratırlar.
Kültürleri, yaşamları, hayat felsefeleri, inançları, düşünüşleri, zevkleri, renkleri, yeniden oluşturulur.
Ülkelerin kan gölüne dönmesinin, ırk, mezhep, inanç nedenli iç çatışmaların yaşanmasının, kendi ülkesinin başka ülkeler tarafından işgal edilmesinin, ülkeleri işgal edilirken seyirci kalmasının ya da işgale resmen taraf olmasının temel nedeni o ülke insanlarının sıradan olmasındandır!