Yolsuzluk iddiaları Kılıçdaroğlu ve Eskişehir
İstanbul ve Ankara’da bazı bakan çocukları ile ismi son birkaç yılda çok duyulan bazı işadamlarının da gözaltına alındığı bir operasyon gerçekleştirildi 17 Aralık’ta. Bazı İnternet sitelere daha ilk andan itibaren olayı büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olarak nitelediler. Emniyet müdürlerinin, valilerin, hatta bakanların bile haberdar edilmediği operasyondan, bazı gazetecilerin aylar önceden haberdar olmaları bazı soru işaretlerine neden olsa da “yolsuzluk, haksız kazanç ve rüşvet” çerçevesinde büyük bir tartışma yaşanmaya başladı.
Ülkede uzun bir zamandan beri bir AK Parti karşıtlığı oluşturuluyordu, AK Parti karşısında gittikçe büyüyen bir cephe kuruluyordu. Yolsuzluk iddiaları üzerine o cephe hemen harekete geçti. O cephe içinde en önde bulunan ve en büyük ağırlığa sahip olan CHP, bu iddialarla hükümeti sıkıştırmaya başladı; çocukları gözaltına alınan ya da tutuklanan bakanların derhal istifasını istedi ve AK Partili kabineyi ‘hırsızlıkla’ itham etti.
Büyük kısmınız hatırlayacaktır; bu yılın (2013) Ocak ayı sonunda, yaklaşık 11 ay kadar önce, CHP yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne “ihaleye fesat karıştırıldığı, kamu zarara uğratıldığı” iddialarıyla operasyon yapılmış, belediye ve belediye şirketleri çalışanlarından bir bölümü gözaltına alınmıştı. Yılmaz Büyükerşen de sanık sıfatıyla ifadeye çağırılmıştı.
Yine hatırlayacaksınızdır; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu operasyon üzerine adeta Eskişehir’e çıkarma yapmış ve Yılmaz Büyükerşen’in bu iddialardan sonra daha da güçlendiğini ileri sürmüştü!
SAVCILARA O ZAMAN “AKP’NİN MEMURU” DEMİŞLERDİ
Kılıçdaroğlu o tarihlerde “O operasyonları başlatan savcı, savcı değildir. AKP’nin memurudur” deyi-
vermişti. Bugün bakıyoruz, bir savcı AK Partili bakanların çocuklarına yönelik bir operasyon başlatınca aynı Kılıçdaroğlu bu sefer savcılarla gurur duyuyor ve başlarına bir iş gelmemesi için dua ediyor.
An itibariyle Eskişehir Büyükşehir Belediye başkanı ve bazı bürokratları ile bazı bakanlar ve işadamları benzer iddialarla yargılanıyor. Ancak başta siyasi partiler olmak üzere ne yazık ki birçoğumuz benzer ithamlar ve iddialar karşısında çok farklı tavırlar gösterebiliyoruz.
İşte bu yüzden yolsuzluk, haksız kazanç ve rüşvet iddialarının üzerine samimiyetle gitmenin önemine değiniyoruz. Bu soruşturmaların sonunda bir takım insanların suç işledikleri ortaya çıkarsa kanunların öngördüğü cezaları almaları, masumlarsa da aklanmaları en büyük arzumuzdur. Zira hiçbir insan milletvekilini, belediye başkanını, meclis üyesini gayr-i meşru ve gayr-i kanuni kazanç elde etsin diye seçmiyor; tüm bu insanları biz, bize daha iyi hizmet etsin, şehirlerimizi ve ülkemizi kalkındırsınlar diye seçiyoruz.
Bugün biz, AK Partili bakanların istifa etmesi gerektiğini gönül rahatlığı ile söyleyebiliyoruz, ancak CHP Genel Başkanının böyle bir talepte bulunmadan önce benzer iddialarla gündeme gelen partisinin belediye başkanlarına nasıl sahip çıktığını, benzer şekilde suçlanan belediye başkanlarını adeta kahramanlaştırdığını unutmaması gerekir.
İster İstanbul’da ister Ankara’da, isterse Eskişehir’de olsun; haksız olarak birilerinin cebine indirilen para varsa, rüşvet veriliyor ya da yolsuzluk yapılıyorsa giden hepimizin parasıdır. Bu yüzden bu tür olaylara ayrım yapmadan her birimizin aynı dik ve samimi duruşu göstermesi gerekir.
Sezai Şen
İki Eylül