Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!..
Yunus’umuz nede güzel ifade etmiş;
“Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi.
Malda yalan mülkte yalan,
Var birazda sen oyalan…”
Neler gördük, neler işittik. Ağzı olan konuşuyor derler ya hani… Yeri geldi mi mangalda kül bırakmayanları da duyduk. Herkes dönse biz dönmeyiz yolumuzdan. Dünyaları teklif etseler biz bu davadan vazgeçmeyeceğiz diyenleri de gördük. Belli bir camianın içinden sıyrılıp ön plana geçmek için türlü tiyatrolar sergileyen, ikiyüzlü hatipleri, nutuk atanları da ibretle izledik.
Her şey sahte!.. Duygular, sözler, davalar…
Sahte bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız dünya yalan ve sahtelik üzerine bina edilmiş. Siyonist, emperyalist bir sistem var ve bu sistem sürekli yalan üretiyor ve bu yalanları bizlere satıyor. Yine bu sistem sahtelik üretiyor ve bu sahtelikleri, sahte davaları, sahte kahramanları ve sahte aşk adamlarını bizlere satıyor. Bu yalan ve sahtelikleri bizlere medya ve diğer yollarla kabul ettiriyorlar.
Bizler eğer kendimize bazı ideal ve hedefler belirlemez ve bu ideallere giden yolda sabit kalmaz, şaşırıp dönüşürsek artık geri dönüşü çok zor olan bir uçuruma doğru yuvarlanırız.
“Kiralanmış kafanın köleliktir kirası,
Köleler yağmalattı o mukaddes mirası…”
Adil bir düzenin ikamesi yolunda hak bir davanın mensubu olma şerefine ulaşıp, sonrasında kafalarını; makam, para ve şöhret için kiralamış bedbahtlar memleketi mamur edemezler. Eskiden gönüller yapmak için sahnede olan mimar yürekli eski dava adamları dönüşüme direnemeyince nerelere savruldular, haktan uzaklaşıp batılın yanında nasıl saf tuttular inanılır gibi değil!..
İşte söz buraya gelmişken Rabbimizin, Araf Suresi 179. ayetindeki ifadeleri ne kadarda can alıcı bir bakalım isterseniz!..
“ Andolsun ki biz, cin ve insandan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, bunlarla idrak etmezler. Gözleri vardır, bunlarla görmezler. Kulakları vardır, bunlarla işitmezler. Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir. Hatta daha sapıktırlar. Onlar, gaflete düşenlerin ta kendileridir.”
Peygamber efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur;
“Benden sonraki ümmetimin hakkında üç şeyden korkarım: 1- Heva ve heves sapıklığından 2- Mide ve kadın şehvetine uymaktan 3- İlimden sonra gaflete düşmekten…”
Maalesef, heva ve heveslerine dur diyemeyen, şehvetini dizginleyemeyen ve adil düzenden çark edip gaflete yuvarlanan yenilikçiler sadece kendilerini değil koca bir memleketi de yok oluşa doğru sürüklemektedirler.
Bu nasıl rezil bir dönüşümdür böyle? Henüz heva ve heveslerinin peşine düşmezden evvel; Faiz’in ismini bile ağızlarına almayı günah sayacak kadar faize düşman olanlar şimdilerde “Faizsiz yaşayamayız, faiz dünya gerçeğidir” deme noktasına geldiler. Nasıl oldu da fuhuş ve ahlaksızlık konusundaki tavizsiz duruşlarından vazgeçerek “Zina’yı suç kapsamından çıkarıp, eşcinsellere serbestlik getirmeyi” marifet sayacak duruma gelebildiler. Bu sapkınlığa doğru dönüşümün ardı arkası gelmiyor ne yazık ki. Henüz gömlekli oldukları zaman “AB bir haçlı birliğidir, ne işi var Müslüman Türkiye’nin AB içinde” derlerken, evrimleşip dönüşen, dönüştürülen eski dava adamları herkesten daha çok AB sevdalısı olup çıktılar ve başka hiçbir hükümetin yapamayacağını yapıp bir hayali gerçekleştirerek AB Bakanlığı kurdular… Hayaldi gerçek oldu!...
Tarihleri işgal, sömürü ve zulümlerle dolu “Tek dişi kalmış Avrupa medeniyetsizlerini” ve dolayısıyla AB’yi, insanlığın en kapsamlı barış projesi olarak nitelemek akıl tutulması değil de nedir?
Dahasını saymaya ve kaleme almaya kalksak bu satırlar yetmez bu dönüşüm sevdalılarının gaflet içinde hayata geçirdikleri rezillikleri.
Bir zamanlar henüz dönüşmezden evvel bir siyasetçinin şu sözleri düştü aklıma, şöyle söylemişti;
“Harun gibi gelip, Karun oldular… Firavunlaştılar…”
Yine bir zamanlar bizim bütün mücadelemiz ‘Fisebilillah’tır’ diyenleri de duymuştuk. Yani Allah (c.c) yolunda, Allah’ın emirlerine uygun olarak, Allah rızası için, sapmadan, dönüşmeden mücadele etmekten bahseden bazıları, dünyalık ikbal uğruna inançlarından taviz verme noktasına geldiklerinin farkında bile değiller. İnancımıza ters birçok kanun, AB’ye uyum adı altında yasalaştırıldı bu yenilikçi gömleksizler eliyle. Rabbimden bu millete ve yönetimdekilere acilen şuur nasip etmesini niyaz ederken yine Rabbimizin kelamından bir ayetle sizlere veda ediyorum. Allahaısmarladık…
“Dinlerini, bir kısmını uygulayıp, bir kısmını uygulamaktan kaçınarak parça parça edenler ve şirk ve tağuta mensup liderlerin, heva ve heveslerinin uğruna dinde grup grup ayrılanlar varya, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işi Allah’a aittir.” [Enam Suresi, 159. ayet]